Bir sandığım vardı benim sarı adi görünümlü cilalı kavak ağacından, menteşeleri de gevşekçe. İçi annemin beni doğurduğu gün yapmaya başladığı ve aralıksız devam ettiği danteller işlemelerle dolu. Annem öldüğünde içindekilere bir şey olmasın diye kilitlenip süslü anahtarı bana verilmişti kardeşimce, sandık ise benden dört yüz kilometre geride. Ama dedim ya kavak ağacından ve menteşeleri gevşekçe. Sonra bir kaç yıl geçince bir gün açılma vakti gelince o gevşek menteşelerin hiçte sağlam olmayan kavak kerestesinden nasılda kolay ayrılabildiğini gördüm ben içi artık oldukça hafiflemiş sandığın. İçinde kalanlar bazamın içinde yerini aldı artık sandıkların saltanatını sarsan. Saklamaktan aciz sandık ise benden dört yüz kilometre uzakta kaldı. Anahtarı ise hala benimle değerli bir kaç fotoğraf, bir sahipsiz nüfus cüzdanı, yadigar bir çakmak ve artık dünyaya bir daha bakamayacak bir çift gözlükle birlikte çekmecemde sakladığım küçük bir sandık içine.
Ağu31