Tag Archives: keten elbise
Mint Yeşili Olması Yetmez mi?
Aslında birikmiş onca taslak yazım var ama paylaşmaya nedense mecalim yok, bu durumdan bir şekilde kurtulmalıyım. Blog taslaklarında bir kaç yazı tutmak eminim çoğu blogger’ın yaptığı bir şeydir ama bu yazı sayısı onları geçmişse artık bu stok eritilmelidir. Yaklaşık olarak 42- 44 beden olan ve bu nedenden dolayı üzerimde fotoğraflama şansım olmayan bu elbiseyi Kazulet’in üzerinde göstereceğim size.
Mint yeşili ince keten kumaştan diktiğim salaş elbisenin asimetrik etekleri toplamda iç kısımdan dört noktadan toplanarak hareketlendirilmiş bir model. Aslında bir etek çizimi ve bir elbisenin üst kısmının kalıbını birleştirdiğim bu elbisede tek taraflı bel dikişinden torbavari cebide gözüme çok düz ve anlamsız gelen bele hareket katsın diye ekledim son anda.
Bir arkadaşımın annesi anneler günü için kızına torunları ile birlikte salaş bir elbise hediye etmek istediği için dikilen elbise yetişmedi o güne. Elbette alternatif düşünmüşlerdi zaten. Ben bu sipariş fikrine alışamıyorum üzerimde yarattığı baskı öyle büyük ki tüm şevkimi, yaratıcılığımı ve en minik zamanlarda bile dikiş dikme azmimi yitiriyorum. Kullandığım keten kumaş ince olduğu için içine bir de iç elbise diktim. Bir iki hafta evin salonunda Kazulet’in üzerinde arzı endam eden eve gelen arkadaşlarımızın bile varlığına çok fazla alıştığı elbise bir süre önce başka bir arkadaşımın dükkanında arzı endam etmek için ayrıldı benden.
İç mekan çekimlerinden hoşlanmasam da Kazulet’i alıp sokak sokak dolaştırma şansım olmadığı için fotoğraflar evin salonunun bir köşesi ve koridorundan, fotoğraflar henüz havaların bu denli ısınmadığı yağmurların devam ettiği zamanlardan. Evin tüm güzel ışık alan yerlerini koltuk, yemek masası, konsol gibi gereksiz şeylerle doldurmuşuz bir an önce onlardan kurtulup kendime fotoğraf çekebilecek bir alan oluşturmam gerek. Kapı Efekan’ın kapısı sarkan kağıtlar ise çeşitli zamanlarda oluşturduğu ve kapısına astığı resimli yasak listeleri, mesela kedi kızlarımıza kızdığı bir gün yaptığı kediler giremez resmi.
Kukuleta, Kukuleta Bacaksız
Mordor, Mordor, Mordor, Mordor, Hanımey Mordor
Dalga Dalga Olur Elflerin Etekleri
Hobbitler Gelmiş
Hobbitler gelmiş bana da haber salmışlar “eski ekibi yeniden topluyoruz” diye hemen “yayımı sadağımı veri”n dedim ne zamandır kullanılmıyor tabi bulamadılar. “Tamam Katanayı getirin o zaman” dedim attım omzuma “neredeler” dedim kahvedelermiş okeye dördüncü lazımmış. “Çocuklar” dedim “daha ciddi işler için çağırın lütfen.”
Elf Elbisesi mi Dediniz?
Dantel Elbisem
Gri dantel (tül aslında bu 🙂 ) ve somon Panama keteni kumaşı bir arada kullandım bu elbisede.
Sürprizli bir elbise olsun istedim.
Dikiş aşamalarına gelince. Tam istediğim gibi bir kalıbı elimdeki dergilerde bulamadım. Bende iki ayrı kalıbı birleştirdim, Ocak 2011 123. modelin robadan üstünü ve Mart 2012 120. modelin robadan altını kullandım. Aslında kol oyuntusu, yaka, daraltma derken kalıpla o kadar çok oynadım ki aralarında hiç benzerlik kalmadı 🙂
Kalıbın üzerinde hiç ayrıntı olmamasına aldanmayın ben bu iki kalıbı da daha önce kullanmıştım ve elimde her iki kalıpta mevcuttu o yüzden birleştirirken bu kadar basit bir kalıp hazırladım. Ardından dikiş paylarınıda ekleyerek biçkiyi yaptım.
Ben her zaman olduğu gibi teyel yapmaya yine üşendim toplu iğne ile çalıştım ama her zaman tekrarlıyorum siz tembellik yapmayın teyel almak ve prova yapmak olası hataları görmenizi ve erken müdahale etmenizi sağlar.
Önce yan dikişler ardından omuz dikişlerini kapatıp sonra dikişlerin hemen dışından temiz bir görünüm için zigzag dikiş yaparak dikişin sınırından kumaş fazlalığını kestim.
Yakayı pervazla çevirip iç kısmını elde bastırdım. Kumaşı elde bastırırken önden dikişin görünmemesi için iğneyi kumaşın sadece bir ipliğinden geçirmeniz gerekir.
Yakayı ütü ile düzelttim.
Etek uçlarını dilimli yapmak için elbiseyi düz çevirip, eteği dikişi dışta olacak şekilde dışa katladım. Ben daha önce hazırladığım dilim kalıbını önce yan dikişler dilimin ortasında kalacak şekilde yerleştirip çizdim sonra da diğer dilimleri sabun ile çizerek işaretledim.
İşaretlerden düz dikiş geçtikten sonra altlarda kalan üçgen fazlalıkları kesip dilimlerin ara kısımlarını dikkatli bir şekilde çıtlattım.
Eteği geri çevirdikten sonra ütü ile düzeltip makinede bastırdım, belki sonra bu dikişi söküp elde bastırırım 🙂
Böylece astar keten elbise bitmiş oldu sıra dantel elbiseye geldi. Aynı kalıbı kullanarak dantel kumaşı biçtim.
Sırasıyla yan dikişler ve omuzu dikip kolları yedirerek taktım. Zigzag dikiş çekip dibinden keserek dikiş kenarlarını temizledim. Etek ve kol uçları kumaşın dilimli kenarına denk geldiği için sadece yakayı bastırmam gerekti.
Artan kumaşlardan da bir gül yaptım sadece keten elbise olarak giydiğimde belki yaka iğnesi olarak kullanırım diye.
Fatma’nın Eli Elbise
Hz. Muhammed’in “Vücudumun bir parçası, gözümün nuru; kalbim, ruhum ve vicdanım” dediği, soyunu devam ettiren kızı Hz. Fatma özel bir değere, halk inançlarında farklı bir konuma sahiptir. Anadolu’dan Hindistan’a kadar “Fatma’nın Eli”nin kötülüklerden koruduğuna, inanılır.
Hz. Muhammed’in kızı Fatma, kocası Hz. Ali’yi genç ve güzel bir odalıkla görünce o sırada pişirmekte olduğu helvaya şaşkınlıkla elini daldırır ve karıştırmaya başlar. Kocası durumu fark edince Fatma’nın elini tencereden çıkartır. Fatma’nın eli yüzyıllardır sahiplerine şans getirdiğine ve onlara sabır ve sadakat erdemleri verdiğine inanılan bir tılsım haline gelir.
Genellikle Fatma’nın Eli olarak bilinsede Araplar arasında Hamse Eli olarak anılır. Hamse beş demektir ve bir elin parmak sayısını gösterir. Hindu’lar Humsa Eli, Museviler ise Hameş Eli veya Miryam’ın Eli adını vermişlerdir. Bazı kültürlerde yukarıya dönük, bazı kültürlerde aşağıya dönük el şeklinde bulunmaktadır.
Hz. Fatma, salt dinsel boyutuyla değil, mitolojik bir efsane olarak da Anadolu’dan Hindistan’a kadar uzanan bir coğrafyada etkilidir. Gaziantep Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ruhi Ersoy, “Kadın Kamlardan Ebelere” çalışmasında Mersin yöresi Tahtacı Türkmenleri arasında, doğum esnasında ebenin işe “Benim elim değil, Fatma Ana’nın eli” diyerek başladığını, doğum yapacak kadının karnını eliyle ovup doğumu gerçekleştirmeye çalıştığını belirtir. Ünlü tasavvuf uzmanı Annemarie Schimmel de, “Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri” adlı kitabında Fatma’nın Eli’nin önemine dikkat çeker: “Parlak gümüş veya altın mücevherler üzerine kazınan veya kırmızı boyayla çizilen, bazen de evi koruması için duvara çizilen ‘Fatma’nın Eli’, İslam dünyasında en sevilen muskalardan birine kaynak olmuştur. Bu el genellikle Sufilerin kullandıkları asa veya değneklerin baş tarafını oluşturur. Ayrıca Ali veya Oniki İmam’ın isimleri bazen metal bir ‘Fatma’nın Eli’nin üzerine kazınır”. Halk arasında genellikle kolye olarak kullanılan Fatma’nın Eli’ndeki 5 parmak sülalenin 5 üyesi; Hz. Muhammed, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i sembolize eder. İlaçla geçmeyen ya da ilaca gerek olmayan hastalıkların, Fatma’nın Eli’yle dokunulduğunda, dua okunduğunda iyileşeceğine inanılır.
Hz. Muhammed ve Hz. Hatice’nin en küçük kızı olan Hz. Fatma, Mekke’de doğmuştur. Küçük yaşta annesini kaybettiği üç ablası da o dönemde evli oldukları için annesinin yokluğunda ve Müslümanlığı yaymak için mücadelesinde babasının en büyük destekçisi olması, ona “babasının annesi” lakabını kazandırmıştır. Kaynakların büyük bölümüne göre onsekiz yaşındayken Hz. Ali ile evlenmiştir. Camile Adams Helminski’nin “Sufi Kadınlar” kitabında yer verdiği bu evliliğe dair bir ayrıntı, aile ilişkilerini aydınlatır: “Fatma ve Ali’nin evlilikleri Cebrail tarafından vahyedilmiş bir evlilik olmasına rağmen birçok evlilik gibi iniş çıkışları olan bir evlilikti. Bir gün Ali ve Fatma birbirlerine dargın iken Hz. Muhammed onların ziyaretine gelir. Kendisinin ikisinin arasına uzandığı ve her ikisinin de ellerini alarak kendi karnı üzerine koyduğu söylenir. Peygamber onlara kendisiyle beraber nefes almalarını ve içleri huzur doluncaya kadar bu konumlarını muhafaza etmelerini söyler. Bir süre sonra onların kulübesinden yüzünde tebessüm ile ayrılır. Niçin gülümsediğini soran bir arkadaşını şöyle yanıtlar: ‘En sevdiğim iki kişi artık huzura kavuştular'”.
Hz. Fatma ve Ali’nin beş çocukları olmuş, ancak üçü çocuk yaşta ölmüş ve Hz. Muhammed’in soyu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etmiştir. İslam kaynakları o günün şartlarında son derece ataerkil bir toplum olan Arabistan’da, peygamber soyunun bir kadından devam etmesini çok önemser. Parıldayan anlamında “Zehra”, temiz anlamında “Betül” lakaplarına da sahip olan Hz. Fatma’nın kişiliğine dair Tevfik Ebu İlm’in İnsan Yayınları tarafından yayımlanan “Hz. Fatıma” kitabında şu satırlar dikkat çeker: “Kırmızıya çalar beyaz bir ten, siyah ve uzun saçlar. (Kemal ve güzelliğin en üstün örneği idi. Arap yarımadasındaki tüm kadınların sahip oldukları bilgi ve ilimlerden haberdardı ve hepsini kavramıştı. Kuran ayetlerine dayanarak Ebu Bekir ile girdiği tartışmalar, onun Kuran ayetlerine vâkıf olduğunu ortaya koymaktadır”. Hz. Fatma’nın dış görünüşü, konuşması, hal ve tavırlarıyla Hz. Muhammed’e en çok benzeyen kişi olduğunu Hz. Ayşe de belirtmiştir. Baba ile kızı arasındaki çok yakın ilişki, Hz. Muhammed’in bir sefere çıkarken en son, geldiğinde ise ilk önce kızını ziyaret etmesi, kızını gördüğünde ayağa kalkarak yerini ona vermesi gibi örneklerden anlaşılır. Ebu İlm’in kitabında yer alan yine Hz. Ayşe’ye ait şu satırlar da manidardır: “Resulullah’a Fatıma’yı sanki bal şerbeti içer gibi öylesine öpmesinin sebebini sordum. Bana ‘Beni miraca götürdükleri gece Cebrail beni cennetin içine götürdü ve bana bir elma verdi. Onu yedim. Ne zaman o elmayı özlesem Fatma’yı öpüp, cennetin kokusunu ondan alıyorum. (O benim kalbim, ruhum ve vicdanımdır. Her kim onu üzerse beni, her kim beni üzerse Allah’ı üzmüştür”.
İşte Fatma’nın eli motifiyle süslenmiş elbisem (elbise 40 beden dikildiğinden üzerime tam oturmamıştır).