Ben Kafka’dan o kadar bahsedince ve Kafka Evini Prag’da adım adım arayıp arattıkça Efekan bu işten kıllandı ve çocuksu bir kıskançlıkla “annem Kafka’ya aşık” dedi.
“Evet aşığım” dedim yüzündeki o kıskanç ve üzgün ifadeyi bir an olsun görüp, ilerideki tabelada bakışları ile karşısındakini delip geçebilen o kemikli yüze ve kocaman burna sahip adamın yüzünü göstererek “baksana kepçe kulakları ve kocaman burnu ile ne güzel bir adam” işte o an Efekan için artık Kafka tehlike olmaktan çıkmıştı.
Nasıl olsa okuduğunda yazdıklarına o da aşık olacak o güne dek bekleyebilir ve ben de bilinçli olarak ağır ağır işleyebilirim onu fantastik, bilim kurgu ve distopya edebiyatıyla 🙂
En başta belirtmeliyim ki bir tur firması ile gitmedik Prag’a bizim dışımızda iki arkadaşımız daha vardı birlikte gittiğimiz ve Prag’da da her hangi bir tur satın almadık gezdiğimiz yerleri harita yardımı ile kendimiz bulup ulaşımda otobüs, tramvay, metro ne denk gelirse kullandık.
Uçuş için bir kaç ay önceden biletleri ayarladık ki böylece oldukça uyguna geldiler. Özelikle aldığımız biletler sömestr tatiline denk geldiği için yakın tarihlerde bilet fiyatları yükselmişti, erken bilet almak size riskli gelebilir, ya gidemezsem diye. Böyle bir seçeneği göz önünde bulundurup biletinizi sigortalattırırsanız gidemediğiniz takdirde bilet bedelini geri iade alabiliyorsunuz. Bizim sabaha karşı 4:00 da Antalya’dan başlıyor aktarmalı uçuşumuz.
saat 10:00 da Prag’a inmemizle son buluyor ancak chek innler falan derken biz hadi neyse de Efekan ilk uçağa binmenin verdiği heyecan ve indi bindi derken sıfır uyku ile yeni bir güne Prag’da başlıyor.
Müşterisi olduğumuz GSM firmasından ise 30 dakikalık birer yurt dışı konuşma paketi aldık ki birbirimizi kaybedersek buluşabilelim. Ancak bu paketde internet, sms, mms gibi şeyler yok ve bayt üzerinden faturalandırılıyor ve oldukça yüksek o yüzden telefonunuzdan mobil veri kısmını kapatmalısınız, çok yerde wireless bağlantı var.
Ayrıca gitmeden önce google haritalardan ziyaret etmek istediğiniz yerleri önceden işaretler ve gezerken gps inizi açarsanız mobil verinizi kapatsanızda harita size bilgi veriyor.
Giderken yanınızda Euro ile gidin, tek bir yer dışında Türk Lirası bozan bir yer görmedim, çoğu yerde Euro da geçmiyor, Krona kullanılıyor Burger King gibi yerlerde kredi kartı kullanabiliyorsunuz ve pos cihazının TL’ ye çevirme seçeneği var bu tarz yerlerde bunu kullanabilirsiniz.
Tüm bunlardan sonra Prag hava alanı Ruzyne’ ye indikten sonra ve orada bilet almaya yetecek kadar paranızı bozdurun ve hava alanının içindeki informationdan harita ve yan tarafında da satılan otobüs biletini alıp hemen dışarıdaki otobüs durağına geçin.
Döviz bozdurma işini merkeze bırakın ve döviz bozdururken defalarca 1 Euro karşılığında kaç Koruna alacağınızı sorun çünkü tabelada 1 Euro 28 Koruna yazarken size 15 Koruna vermeleri çok muhtemel zira o rakam onların alış rakamı gibi gösterecekler size ve komisyon almadıklarını iddia edecekler. Siz ısrarla 1 Euronun kaç Koruna ettiğini sorun zira size verdikleri rakam bazen 50 Euro üzerinde işlem yaptığınızda geçerli olan rakam oluyor yani Prag’da en sıkıntı yaşayacağınız konu döviz bozdurmak. Sokakta döviz bozan adamlardan para bozdurmayın zira polis geliyor diye birden kaçmaya başlayıp paranızı da alıp gitmeleri çok meşhurmuş. Bunun dışında Çek Korunası ve Macar Forinti görünüş itibari ile birbilerine çok benziyor. Ancak Macar Forinti’nin değeri Çek Kronunun 10’da biri oranında dikkatli olun.
Hava alanından şehre eğer taksi ile gitmek isterseniz 30 euro’yu ödemeyi göze almalısınız ve dört yolcudan fazlasının Prag Taksilerince taşınmadığını belirtmeliyim bu yasal olarak yasak ve beşinci yolcu ile yakalanan şoförün ehliyetine el konuluyormuş ki 7 yaşındaki Efekan bile onlar için yolcu Türk usulü çocuğu kucağıma alırım ya da çevirmede eğilme diye bir şey yok. Prag’da bagajınızı varsa taksimetre değişiyor.
Biz indiğimizde şehir meydanına yakın bir noktadaki kalacağımız eve taksi ile gittik ancak dönüş için metro ve otobüsü kullandık.
Otobüs kullanacaksanız Hava alanından Otobüse bindiğinizde sizi Dejvicka durağındaki metro bağlantısına götürüyor. Ordan ise metroya binerek şehir merkezine 4-5 durak sonra ulaşabiliyorsunuz.
Eğer kalacağınız yer merkeze uzak ise tekrar metrodan aktarma yapmalısınız. Prag ta 3 tane hat var, aldığınız haritada Kırmızı, Yeşil ve Sarı renkte görürsünüz.
Kalacağımız evi booking.com dan ayarladık. Altı kişinin kalabileceği iki kişilik iki yatak odası artı odalardan birinde yine açılabilen iki kişilik bir yatağın daha bulunduğu, bunun dışında salonunda da açılabilir koltukları ile birlikte mutfakta ekmek kızartma makinesine kadar her şeyin var olduğu bir evi günlüğü 150 liradan kiraladık. Ha makineleri kullanabildik mi? Fırın ve ekmek kızartma makinesini çözemedik, Çekler çok inatçı kişiler tabelalarda dahil hiç bir yerde kendi dilleri dışında bir açıklama yer almıyor böyle olunca onları kullanmayı başaramadık ama çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi her yerde aynı 🙂
Efekan’ı tek rahatsız eden nokta tuvaletlerde taharet musluğunun olmayışı 🙂 sürekli tuvalette şişe ile su bulundurduk.
Evden çıkıp yürüyerek merkeze doğru yürüyoruz Ev P.Pavlova İstasyonunda meydana yürüme mesafesinde ancak dönüşlerde yorgunsak metroyu kullandık.
Yürürken karşımıza çıkan ilk mekan Ulusal Müze.
Şehirde görülmesi gereken yerlerin başında olan müze modern Prag’ın en önemli merkezi Wenceslas Meydanında yer alıyor. Gittiğimiz dönemde bakımda olduğu için kapalı olmasına üzüldüm ama dışı gerçekten çok gösterişli ve etkileyici bir bina.
Wenceslas Meydanı.
Ardından karşımıza Barut Kulesi çıkıyor. Astronomik saat kulesinden sonra en sık karşılaştığımız yer burası oldu sanırım aynı eksende sürekli bir dönme hali olunca aynı yerlerle tekrar tekrar karşılaştık ama daha önce gezmeyi planladığımız bazı yerleri de kaçırdık. Apartmanların arasında 1475 yılından kalma kule dün yapılmış gibi sağlam Stare Mesto’nun uzak kapılandan birisi olarak yerinde duruyor. Barut kulesi (Powder Tower).
Barut kulesi ile hemen yan yana olan Belediye Binası çok gösterişli, mekanda bir konser salonu da mevcut ancak içine girmemize o an için izin verilmedi. Daha bir kaç yerde başımıza geldi bu bazı yerler rehbersiz ve turist kafilesine dahil olmadan gezemeyeceğimizi söyledi bazı yerler direk hayır dedi.
Belediye binasının güzel asansörü.
Sokak sanatçıları kesinlikle nefis müzik yapıyorlardı.
Ve karnımız acıktı. İlk gün gözümüzü karartıp sokak yiyeceklerine takıldık.
Sosisli bizi çok mutlu etmedi ama Efekan’ı bu kadar iştahlı görmek çoğunlukla mümkün değildir.
Ardından neler yemeliyiz araştırması yaparken karşıma çıkanlardan Tredelnik. Çeklerin kesinlikle en ünlü tatlısı. Kalın oklavalara sarılmış hamur tarçın ve şekerden oluşan bazen içinde baden ve cevizin olduğu bir karışıma bulanarak odun ateşi üstünde pişiriliyor. İçine nutella sürülen tatlının Prag’a gittiğinizde çok fazla yerde yapıldığını göreceksiniz mutlaka ve mutlaka yemenizi önerdiğim belki de tek şey bu tatlı.
Ardından daha uçakta Lego müzesi diye tutturan Kırpık için Lego Müzesini buluyoruz. Müze girişi ücretli yetişkinler için 20 lira çocuklar için 13 lira ücret alınıyor. Müze sadece Çek Cumhuriyetinin değil Dünyanın bu konudaki en büyük müzesi olduğunu iddia ediyor. 20 tematik sergiye ev sahipliği yapan müze 2500 benzersiz modele sahipmiş biz en çok Star Wars bölümünde oyalanıyoruz.
Ve hareket de eden trenleri olduğu kısım.
Çeşitli ülkelerden ünlü binaları da sergide görmek mümkün.
Ve vintage legolar, minicik paketleriyle.
Yorgunluk gözlerden okunuyor mu?
Müze çıkışı yürüyerek devam edip şehrin kalbi Stare Mesto Meydanına ulaşıyoruz. Tam ortada Hus Anıtı, doğusunda muhteşem mimarisiyle Tyn Kilisesi ve batısında astronomik saatiyle Stare Mesta Belediye Binası yer alıyor.
İlk günden itibaren en çok ziyaret ettiğimiz mekan Astronomik Saat oldu. Bir kaç kez saat başlarına denk gelip 15.YY’dan kalma astronomik saatin her saat başında üzerinde bulunan pencerelerin açılmasını ve 12 havari açılan pencerelerden bir geçit töreni düzenlemesini izleme şansımız oldu. Havarilerin hemen altında o dönemde şehir için tehdit olarak görülen 4 adet hareketli heykel bulunmaktadır. Bir iskelet görüntüsünde Ölüm çan çalar, elinde para kesesiyle Yahudi aç gözlülüğü temsil eder, elinde aynasıyla Kibir ve başında sarığıyla kafasını sallayan Türk. 12 havarinin turunun ardından en üstteki küçük pencereden bir horoz çıkar ve kanat çırpar. Mutlaka saat başlarından birinde bu kulenin önünde bulunmalısınız.
Saatin hikayesi ise oldukça ilginç. İnanışa göre 15. Yüzyılda saat ustası Hanus bu saati yaptığında herkes saate bayılır. Ancak o dönemin şehir yönetimi bu güzel saatin sadece kendilerinde olduğundan emin olmak isterler. Bu nedenle de saati yapan Hanus’un gözlerini kör ederler. Gözleri kör edilen Hanus ise öç almak için saate zarar verir.
Saati ancak 16. Yüzyılda tamir etmeyi başarmış olsalar bile saat tekrar bozulmaya başlar ve zamanı yanlış gösterir. En son 1865 yılında saat ciddi bir bakıma sokulur. Fakat 2. Dünya savaşında Almanlar tarafından saat tekrar ciddi darbeler alır.
Sıra geldi Kafka Evini aramaya. Önce Kafka Kafeye gönderildik, ardından şehir meydanına yakın bir ev gösterildi bize ancak ziyarete kapalıydı.
Polis sizce de çok sevimli değil mi?
Ararken Vltava Nehri üzerindeki köprülerden birinden karşıya geçerken görkemli Tiyatro Binasını ve Karl Köprüsünü arkamıza aldık.
Fotoğrafçıyı fotoğrafladım.
Evini henüz bulamadık ama Müzesini bulduk.
Yaptığımız bir internet araması ile evin Kale içinde yer alan Altın Yol’da olduğunu öğrenip saat artık geç olduğu için bu ziyareti bir sonraki güne bıraktık. Ve eve dönüş için ağır ağır yürümeye başladık.
Sokaklarda çok fazla dilenci var ancak tüm dilenciler yere secde eder vaziyette uzanıp dileniyorlar. Söylentiye göre dilenmekten o kadar utanıyorlarmış ki, kimsenin yüzüne bakamıyorlarmış böylece göz göze gelmeden siz kime yardım ettiğinizi bilmiyorsunuz onlarda kimden yardım aldıklarını ve aynı zamanda yanlarında köpekleri olanları ve köpeklerinin de kendileri gibi secde pozisyonunda durduğunu da gözlemledim.
Ve yine Pragda çok sayıda özel Balmumu Müzesi var, Genelde elerindeki en iyi model reklam için vitrindeyken içeride hiç de iyi sayılmayacak balmumu heykeller var.
Ama yalan yok John iyi olmuş.
Aslında Eski Şehir öyle bir konumlanmış ki aynı yerlerden sürekli geçiyorsunuz. Bu gün gitsem iyi bir harita ile çok daha hızlı bir şekilde daha çok yer gezebilirdik.
Çılgın parti arayışında olmadığımız için bu güzel parti afişlerine göz kırpıp yola devam ediyoruz.
Bu jöleli saçları ve doğal saçları ile bizi yolda karşılayan arkadaşlara ise bayıldım ancak ne ne için oraya dikildikleri, ne sanatçı, ne de alanın adı ile ilgili hiç bir şey bilmiyorum.
Prag gece hayatı ile ilgili size çok ilginç ip uçları veriyor mesela şehirde bir çok noktada içinde cannabis tohumları yer alan alkolü içecekler, cannabisli lolipoplar, çikolatalar, kekler bir ara legal mi acaba dedik ama sanırım legal olmasa da bir göz yumuş söz konusu.
Metro ile eve dönüyoruz metro istasyonlarının kaplamaları her durakta farklı renk ve çok hoşlar.
Duvarlar ise hep graffitili.
Artık uyku vakti diğer günler ise devam yazılarında.