Programın biraz gerisinden gitsem de bir yerlerde yetişirim diye umuyorum yol arkadaşlarıma.
Her hafta bir kumaş boyama deneyimi yaşama fikri beni heyecanlandırırken bunu sadece baskı yapma boyutunda tutmayıp bu konuda zihnimi kurcalayan tüm teknikleri deneyesim var ki sonlara doğru shibori tekniğini denemezsem gözüm açık gider.
Ben şanslı bir çocukluk geçirdim güzel ve yeşil bir ilçede esnaflık, ticaret ve çiftçilikle uğraşan bunca iş bir arada yürümeyeceğinden o zamanların orta direk tabir edilen sınıfını alt sınırdan ancak yakalayabilen bir ailenin içinde yetiştim ve her şeyi görme şansım oldu böylece. Bakır nasıl kalaylanır, koyunların yünleri kazanlar kurulup nasıl boyanır eğirilip sonra nasıl halı kilim dokunur (ki ikisinide dokuyabilirim çocukluktan beri). Bahçeye göveri nasıl dikilir, tarhana bulgur nasıl yapılır? Tam olarak hiç birini bilmesem de hafızama aldığım kareler sayesinde işe giriştiğimde hiç yabancılık hissetmem ben.
İşte o yıllardan yün ve kumaş boyama ile ilgili çok kare var zihnimde canlandırılması gereken.
Çivit mesela indigo mavisinin kendisiymiş mesela ama anneannem çiviti nasıl elde ederdi hangi ottu o onu bulmalıyım.
Pelit, cevizin yeşil kabuğu ve yaprakları, soğan kabuğu ve daha bir sürü bitki.
Şöyle bir resmi az çok pinterest ve blog dolaşan herkes görmüştür de bu ecnebi dediğimiz memleketler bunları keşfetmeye bunca uğraşırken bunları reçete edip dökümantasyon yaparken biz hazır olan bilgiyi neden kaybettik?
En nefret ettiğim söylemdir diktiğim bir şey için “hazır gibi” denilmesi, söyleyen iltifat ettiğini sanırken nasılda aşağılamıştır bence el becerimi fabrikasyonla kıyaslayarak.
Hazır olana karşı bir duruş benimkisi ve yapabileceğime inandığım her şeyi yapma isteği.
Benim bilgiyi sorup tekrar canlandırabileceğim bir yakınım kalmadı hayatta, o yüzden deneye deneye bulacağım hepsini ve burada kayıt altına alacağım.
İnternette bilgi gani, oku dersen ben üşengecim biraz biliyor musun? Bir de şüpheci. Denemek daha kolay benim için bir de internetten denediğim ve ilk deneyimi misafir önüne çıkarma cesaretinde bulunduğum pasta börek tariflerinden sonra ben internetten elde ettiğim bilgiyi on ayrı kaynaktan teyit etmezsem güvenemiyorum. Bazen bakıyorum aynı tarif aynı yazım hatası ile beş blogda karşıma çıkıyor Ctrl C-CtrlV dünyasında insan bir kez gözden geçirmez mi canım ne yazıyormuş diye? Geçirmiyorlar işte.
Mevzu çok basit ama ben anlatmaya başlayınca çok uzuyor.
Soğan kabuğu ile kumaş boyama benim bu haftaki gündemim.
Soğan kabuklarını bir süre biriktirdim, artık yeterince kabuğum olduğuna inandığımda da onları bir tencere içindeki kaynar suya atıp kaynatmaya başladım anneannemin deyimi ile de bir hapaz tuz attıktan sonra bir müddet daha kaynattım. Her şey göz kararı ve zaman tutma gibi şeylerden yoksun benim deneyimlerim, bu anlamda çok sağlam bir dökümantasyon beklememek lazım sanırım benden.
Daha önce dikiş makinesinde düz dikiş ile desenleme çalışması yaptığım ham pamuklu bezi tencerenin içine atarak bir süre daha kaynatmaya devam ettim.
Soğuk su altında artık boya akmayıncaya kadar duruladığım bezi kuruttuktan sonra ham hali ile boyanmış hali arasındaki farkı görebilirsiniz.
Soğan kabuklarından elde ettiğim boyayı bir cam kavanoza alarak sakladım belki başka çalışmalarda kullanırım.
Geçen hafta pazara gidip özellikle kırmızı soğan ve kırmızı lahana aldım. Ben de bu hafta denedim doğal yollarla boyamayı:) Beceremedim o ayrı. Olsun denemeden bilemeyiz ki… 🙂 Kendinize çok iyi bakın. Tez zamanda geçsin bütün sıkıntılar. Bahar hepimize iyi gelsin. Sevgiler…
“hazır gibi” ah yarama bastın. Hazır gibi olunca ancak güzel olacak , yoksa hep bir eksik. Bu küçük bir proje olacak belli . Hastalığın ve yoğunluğun içinde ne ara bunlara vakit buluyorsun anlamıyorum ki 🙂 yetişemiyorum dediğin halin buysa yetiştiğin halini ben görmeyeyim en iyisi. Kendine iyi bak 🙂
yorum yaptığınızda sesimi duyduğunuzu anlıyor ve çok mutlu oluyorum. yorum göndermekte sıkıntı yaşıyorsanız bilgisayarınızdan internet çerezlerinizi temizlediğinizde sorunun çözülmüş olduğunu göreceksiniz. mail adresinizi sadece ben görüyorum, adınızı doğru yazmak zorunda değilsiniz hatta yazmak zorunda değilsiniz ama sizi tanımamı isterseniz doğru yazmalısınız, yorum yapmak için bir blog sahibi olmak zorunda değilsiniz o alanları boş bırakarak da yorum yapabiliyorsunuz. daha ne duruyorsunuz? sesinizi duyurun bana.
Geçen hafta pazara gidip özellikle kırmızı soğan ve kırmızı lahana aldım. Ben de bu hafta denedim doğal yollarla boyamayı:) Beceremedim o ayrı. Olsun denemeden bilemeyiz ki… 🙂 Kendinize çok iyi bakın. Tez zamanda geçsin bütün sıkıntılar. Bahar hepimize iyi gelsin. Sevgiler…
BeğenBeğen
deneye deneye öğreneceğiz kırmızı pancar var bendede sırada şimdi 😊 güneş yüzünü gösterince belki düzelir her şey ❤
BeğenBeğen
“hazır gibi” ah yarama bastın. Hazır gibi olunca ancak güzel olacak , yoksa hep bir eksik. Bu küçük bir proje olacak belli . Hastalığın ve yoğunluğun içinde ne ara bunlara vakit buluyorsun anlamıyorum ki 🙂 yetişemiyorum dediğin halin buysa yetiştiğin halini ben görmeyeyim en iyisi. Kendine iyi bak 🙂
BeğenBeğen
bu denemelik arkasına bir kumaş ayarlarsam küçük bir çanta kalemlik vs olur belki. daha neler yapasım var bir bilsen 🙂
BeğenBeğen