Bir yazı vaktinde yazılmamışsa yazılamıyor bir türlü, bir sürü iş giriyor araya, sonra ama mutlaka bahsetmeliyim diyorsunuz onca mutlu oldum keyif aldım fotoğraflarken bunu kesin bloga koymalıyım dedim madem üstünden bunca vakit geçtiyse de yazmalıyım.
Ama önce bir uyarı bu yazı çok fazla fotoğraf içermektedir ben saymayı 54 te bıraktım, benden daha çılgını çıkarsa tam rakamı öğreniriz.
Bir yolculuk yaptık biz, bir çok güzel yer gördük, bir sürü şey öğrendik, mutlu olduk…
Kaş’tan çıktık yola ilk durak Konya. Ama yolüstü Göynük’te Dino Park var, aramızda biraz tartıştık şimdi mi gidelim sonra mı diye? Şimdi dedik, zira Efekan biraz daha büyüdüğünde dinozor maketleri o kadar heyecanlandırmayabilir gibi geldi bize.
30 Bin metre kare alan üzerine yapılmış park. T-Rex, Spinosaurus, Tyrannosaurus, gibi 30 ayrı dinozor türünün bulunduğu parkta, 28 dinozor maketi hareketli ve sesli bu durum Efekan yaşında bir çocuk için oldukça heyecan verici.
Parkın giriş ücreti kapıda 30 TL ama internetten çeşitli tur şirketlerinden avantaj paketi şeklinde satış 16 TL parka girmeden önce yaptığım minik araştırma burada işimize yaradı mutlaka şansınızı deneyin kasaya bu paketlerden bahsettiğimizde internetten alabileceğimizi söyleyip yardım teklif etmezken telefonumu çıkarıp tamam o zaman alalım hemen deyince kasadan işlem yapmayı teklif ettiler mutlaka ısrarcı olun.
Kapıda ödediğiniz giriş ücreti ile içeride bir sürü şeyden ücretsiz faydalanabiliyorsunuz, çocuklar için kazı havuzu, trambolin, tırmanma duvarı, dinovivor, midilli bu ücretsiz hizmetler içinde sayılırken havuz oyunları ekstra ücretli aktiviteler içinde.
Yetişkinler içinse Deep Fear diye adlandırılan korku tüneli ve parkın bir kısmını metrelerce yukarıdan gerilmiş çelik halatlardan kayarak gezmek sayılabilir.
Kocakişisi kaydı mesela ama ben korkuma bahane bel fıtığı buldum.
Benim en sevdiğim T-Rex ve Korku tüneliydi diyebilirim.
Korku tüneli canlı performans içeride bizi maketler değil animatörler bekliyor, konsepte uygun makyajları yapılmış, uygun kostümler içerisinde gerçek insanlar. Sonra bir tren vagonunda değiliz mesela, 13 odadan oluşan bu tüneli yürüyerek gezmeliyiz, ortam labirent gibi ve tıpkı hastane konulu Japon korku filmi dekorlarıyla donatılmış, ameliyathane, doğumhane, muayene odası, hastane morgu, kirli tuvaletler, mezarlık. Oldukça loş bir ortam, nereye doğru hareket etmemiz gerektiğini ilk anda göremiyoruz, hatta yanlış tarafa gittiğimiz bile oluyor ve sağdan soldan pat diye önünüze çıkan, bize dokunan korkutucu insanlar var, bizi takip ediyorlar hatta ellerinde baltayla bıçakla kovalıyorlar, çığlıklar atıp kükrüyorlar, dolaplardan köşelerden fırlıyorlar, etraftaki eşyalara vurup gürültü çıkarıyorlar, yürüyerek girdiğimiz tünelde koşmaya başlıyoruz. Bunun bir oyun olduğunu bilsek de deli hemşire kılıklı biri birden karşımıza çıkınca üstelik bu ortam müzik ve ışıkla da desteklenince basıyoruz çığlığı. İlk birkaç odada kahkaha atan ben alttan korku filmlerinde çalan çocuk şarkısını kapıları kırık, lavaboları aynaları kanlı kusmuklu tuvalette duyunca donup kalıyorum. Şöyle bir şey şarkı.
Parktan ayrıldığımızda içeride video kaydetmek aklımıza gelmediği için çok pişman olduk biz, üstelik sezon sonu olduğu için 3 animatör bizi bu hale getirmişti sezonda 13 kişilermiş. Sezonda bir kere daha gidip iyice korkup kafa kamerası ile de video çekmeyi düşünüyoruz sizde gelin belki karşılaşırız.
Ardından Konya.
Çok yer gezdik Konya’da;
Konya sokaklarını ve eski kapıları keşfe çıktık mesela.
Şehre sokak yaparken gökyüzü yapmayı unuttuklarını gördük.
Güvercinlere yem verip iyi ki ara sokaklar var dedik, hala eskileden bir şeyler kalan.
Toprak kaplar satan bir dükkana dalıp dükkanı işleten amca ile bir bardak çay içip aldığım toprak bardağa mezarlık ziyaretinde çaldığım bir sucullent dalını ve kayınvalidemin verdiği kaktüsü diktim.
Sonra Kocakişisi şöyle bir hot kütür altın elbise aldı bana afedersin.
Bende kendimi yeni bir makine ayağı ve dikiş sökücü alarak şımarttım. Birde sekiz yılın ardından alyansımız oldu.
Şehirde nasıl batarmış güneş unutmuştuk.
Meram Belediyesince yapılmış 80 Binde Devri Alem adlı tematik parka gittik. 80 Bin metrekarelik alanda yapılan park 3 bölümden oluşuyor. Masal kahramanlarının bulunduğu Pamuk Şekeri
Dinozor maketlerin yer aldığı “T-Reks” adlı bölüm
Adriyatik Denizinden Çin’e kadar büyük bir coğrafya üzerinde atalarımızın kurduğu medeniyetin taştan yapılmış abidelerinin minyatürlerinin bulunduğunu “Cihan-ı Türk” adlı bölüm. Bu bölümde 120 maket bulunurken 6 dilde sesli bilgi veren otomatik makineler bulunuyor. Ama bir Anıtkabir bulunmuyor.
Park ilginç şekilde jiletli tellerle çevrilmiş vaziyette bu teller parkın içerisindede devam ediyor bazı yerlerde ve duvar bazı kısımlarda bir çocuğun dokunabileceği dolayısıyla kendine zarar verebileceği yükseklikte.
Dışarıdan yüksek duvarlarla korunan bu parkın ayrıca böyle tellerle çevrilmesine çok anlam veremezken Efekan’ın animasyon kahramanlarından birine yaklaşıp fotoğraf çektirmesinden dolayı bir güvenlik görevlisinin bizi markaja alıp uzun süre takip etmesi bu olay artık rahatsız edici hale gelince kendisine durumu sormam neticesinde o bölümde gezen tüm ziyaretçiler önünde tartışmamız, çocuklar için yapılan bir parkın çocuklardan sakınılması ve çitlere dokunduğu için laf edilen 6 yaşındaki bir çocuğun bu 80 Bin metrekareyi tedirginlikle dolaşması oldukça zevksizdi.
Parktan benim gözüme takılıp beni gülümseten ayrıntılardan biri mesela bir minyatür üzerinde unutulmuş maket bıçağıydı.
25 Bin metrekare kapalı alana sahip Konya Bilim Merkezi toplamda 100 Bin metrekare bir alan üzerine kurulmuş. Sergi alanları, eğitim birimleri, konferans salonları, kütüphaneler, kitap satışı gibi alanları içeren bilim merkezi Bilimin Sultanları ve Dünyamız temalı iki sergiye ev sahipliği yapıyor.
Örneğin Dünyamız sergisinde dünyanın katmanları, deprem testi, gerçek zamanlı sismograf, fay hatları, yanardağlar, eski zamanlarda iklimler, jeotermal enerji, kumullar, yaşamın tarihi, iklim odaları ile helikopter ve 80milyon yıl öncesinde Anadolu sular altındayken yaşamış bir deniz sürüngeni olan Mosasaur bulunuyor.
Bilimin Sultanlarında Müslüman alimlerin; uçuş ilkelerini keşfettiği, görme kuramını tanıdığı, günümüzde kullandığımız sayı sistemleri ile trigonometriyi geliştirdiği ve nicel kimyada öncü rol oynadığı önemli bilimsel gelişmelerin yaşandığı altın çağı, dinamik tasarım ve geliştirme becerilerini bize tanıtıyor.
Sergi; Uçuş , Su Yükseltme Sistemleri , Eğlenceli Teknoloji, Matematik, Sanat ve Mimari, Astronomi, Tıp ve Cerrahi, Beytülhikme, Optik, Muhteşem Kaşifler ve Keşifler Bölümlerinden oluşuyor.
Bilim Merkezinin Gözlem Kulesi geziye açık değildi,biz de Planetaryuma gidip astronotlar ve uzayla ilgili çok güzel bir gösteri izledik.
Konya Bilim Merkezi’nde yer alan planetaryum; çapı 14 m olan tam küre formunda, 100 kişi kapasiteli optik ve optomekanik sistemi bulunan, gökyüzü, gök cisimleri ve benzeri görüntülerle hazırlanan özel görsellerin ve bilimsel içerikli özel filmlerin izlenebileceği bir kubbe sinema.
Planetaryumu geleneksel sinema ya da tiyatro salonlarından ayıran en önemli özellikleri kubbe biçimindeki perdeleri ve bu perdeye güneşin, yıldızların, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin yapay görüntüsünün özel bir yansıtıcı yardımıyla gerçeğine çok yakın bir biçimde yansıtılmasıymış.
Elbette ilgi alanımız olan şeyler algıda seçicilik ile bir adım öne çıkıyor.
Bilim Merkezinin bahçesinde ise Selçuklu eserlerinden yapılmış bir minyatür sergisi var.
Ardından Uşak’a doğru yol aldık.
Yolculuk için seçilebilecek en güzel saatlerdi. Sanki güneşe varıyorduk.
Merhabalar kendi memleketimi sayenizde gezdim..yıllardır Konyanın içinden geçerim Ereğliye giderken ama uzun yıllar oldu hiç Konyayı gezmedim..teşekkür ederim..sevgi ve dostlukla kalın…
yazıyı hazırlarken çok düşündüm bu kareyi koyup koymamayı. hatta dedim ki biri mezarlıkta fotoğraf mı çektiniz derse nasıl anlatırım ona efekan için mezarlığı olabildiğince normal göstermeye nasıl çabaladığımı. orada normalinden daha farklı vakit geçirdiğimizi otları çiçekleri böcekleri incelediğimizi böylece arkadaşlarına benim anneannem yok beyin kanaması geçirmiş ölmüş diye anlattığı anneannesinin mekanını şirin göstermeye çalıştığımı. işte böyle mezarın üzerindeki çiçekleri incelerken ve bulutların fotoğrafını çekerken bir yandan da birden taşın üzerindeki tozları eli ile silmeye başladı ve sarılıverdi kırpığım taşa. yazıyı yayınladıktan sonrda dönüp dönüp baktım fotoğrafa ama madem kişisel tarihim birde böyle bir şey var hayatımızda 😊 çok yıllar oldu nurdan hanımcığım inanın güzel anlar daha çok hatırlanan
düşündüm, hatta ilk yola çıkarken seni ararım diye kargo kağıdını da yanıma aldım biz uşak’a daha doğrusu banaz’a geldiğimizde hafta sonuydu ve sen o hafta sonu köye gittik diye fotoğraf paylaştın instagramdan öyle olunca aramadım. bir gün çıkıp gelivereceğim ama ; )
Harika bir yazı olmuş. Fotoğraflar o kadar güzel ki bakmaya doyamadım resmen. Bilim merkezini çok merak ettim, belki bir gün gidip görme şansımız olur. İyi ki açmışım sayfanızı, oraları gezip gelmiş kadar oldum. Bu güzel yazı için teşekkürler.
çok teşekkür ederim çok mutlu oldum, bilim merkezine bu yazıda haksızlık yaptım aslında tek başına bir yazıyı bile hak ediyordu fırsatınız olursa mutlaka görün.
yorum yaptığınızda sesimi duyduğunuzu anlıyor ve çok mutlu oluyorum. yorum göndermekte sıkıntı yaşıyorsanız bilgisayarınızdan internet çerezlerinizi temizlediğinizde sorunun çözülmüş olduğunu göreceksiniz. mail adresinizi sadece ben görüyorum, adınızı doğru yazmak zorunda değilsiniz hatta yazmak zorunda değilsiniz ama sizi tanımamı isterseniz doğru yazmalısınız, yorum yapmak için bir blog sahibi olmak zorunda değilsiniz o alanları boş bırakarak da yorum yapabiliyorsunuz. daha ne duruyorsunuz? sesinizi duyurun bana. Cevabı iptal et
Merhabalar kendi memleketimi sayenizde gezdim..yıllardır Konyanın içinden geçerim Ereğliye giderken ama uzun yıllar oldu hiç Konyayı gezmedim..teşekkür ederim..sevgi ve dostlukla kalın…
BeğenBeğen
🙂 ne güzel, keyifli vakit geçirtebildiysem ne mutlu. sevgiler
BeğenBeğen
Seyahatin her adımı çok keyifle geçmiş belli ki ama mezar taşında zınk diye kaldı kareler ve orada koptu film benim için…..
BeğenBeğen
yazıyı hazırlarken çok düşündüm bu kareyi koyup koymamayı. hatta dedim ki biri mezarlıkta fotoğraf mı çektiniz derse nasıl anlatırım ona efekan için mezarlığı olabildiğince normal göstermeye nasıl çabaladığımı. orada normalinden daha farklı vakit geçirdiğimizi otları çiçekleri böcekleri incelediğimizi böylece arkadaşlarına benim anneannem yok beyin kanaması geçirmiş ölmüş diye anlattığı anneannesinin mekanını şirin göstermeye çalıştığımı. işte böyle mezarın üzerindeki çiçekleri incelerken ve bulutların fotoğrafını çekerken bir yandan da birden taşın üzerindeki tozları eli ile silmeye başladı ve sarılıverdi kırpığım taşa. yazıyı yayınladıktan sonrda dönüp dönüp baktım fotoğrafa ama madem kişisel tarihim birde böyle bir şey var hayatımızda 😊 çok yıllar oldu nurdan hanımcığım inanın güzel anlar daha çok hatırlanan
BeğenBeğen
ne güzel gezmiş eğlenmişsin uşağa gelmişken birde bana uğrayaydın ya
harika fotolar eşliğinde harika bir post…
BeğenBeğen
düşündüm, hatta ilk yola çıkarken seni ararım diye kargo kağıdını da yanıma aldım biz uşak’a daha doğrusu banaz’a geldiğimizde hafta sonuydu ve sen o hafta sonu köye gittik diye fotoğraf paylaştın instagramdan öyle olunca aramadım. bir gün çıkıp gelivereceğim ama ; )
BeğenBeğen
her zaman beklerim mutlu edersin beni
belki beraber köye de gideriz…?
BeğenBeğen
🙂 oluuur
BeğenBeğen
Harika bir yazı olmuş. Fotoğraflar o kadar güzel ki bakmaya doyamadım resmen. Bilim merkezini çok merak ettim, belki bir gün gidip görme şansımız olur. İyi ki açmışım sayfanızı, oraları gezip gelmiş kadar oldum. Bu güzel yazı için teşekkürler.
BeğenBeğen
çok teşekkür ederim çok mutlu oldum, bilim merkezine bu yazıda haksızlık yaptım aslında tek başına bir yazıyı bile hak ediyordu fırsatınız olursa mutlaka görün.
BeğenBeğen