Eyl26
Monthly Archives: Eylül 2014
Eyl24
Nervür Ayağı Nasıl Kulanılır? Nervür Dikişi Yapımı.
Çok uzun süre oldu nervür ayağımı alalı ama kullanamadım bir türlü, cesaret edemedim, beceremezsem dedim ve ilk denemeden sonra neden bunca zaman bekledim ki dedim.
Varsa elinizde nevrür ayağı bu yazıyı okuduktan sonra beklemeyin hemen deneyin. Belki kendinize süslü bir kırlent diker ya da bir elbise buluz süslersiniz ya da ne demişler öğren karnında kalsın. Neden akıl değil de karın bilmiyorum bu konu üzerine alakasız ve saçma bir sürü tez üretebilir vaktinizi ziyan edebilirim o yüzden ne bileyim ben yaptım kolaymış işte.
İlk önce nervür dikişinde çift iğne kullanacağımızdan üst dikiş için iki ip takmamız gerek makineye ve ipliklerimizi takıyoruz benim makinem yatay pimli ben yatay pime bir makara takarken makine için ekstradan edinilebilecek olan dikey pimim olmadığından masanın üzerine koyduğum bir fincan içine bir masura koyarak kullandığımı görebilirsiniz. Masura fincanın içine yerleştirilince dikiş esnasında iplik çekildikçe masura devrilmiyor ve dikişte bir aksaklık yaşanmıyor. Fotoğraftada işaretlediğim gibi 1 nurada fincan içinde olan masuramı, 2 numarada yatay pime takılı makaramı ve üç numarada her iki ipin aynı anda iplik klavuzundan geçirildiğini görebilirsiniz.
Benim makinem ipliği doğru takmanız için kılavuz çizgiler sizi yönlendiriyor bunu tek hamlede yapan makinelerde var sanırım, ancak yönlendirme oldukça iyi ve sorun yaşanmıyor. Makaranın ipliğini önce iplik kılavuzundan sonra ön tansiyon yayından geçiriyoruz. Sağ kanaldan aşağıya ve sol kanaldan yukarıya doğru uzatarak ipliği tansiyon modülüne takıyoruz. Volanı çevirerek horozu hareket ettiriyoruz. İplikleri horoz deliğinden sağdan sola doğru geçiriyoruz.
En son iplikleri ince iğne bağı kılavuzundan geçirip teker teker çift iğneye takıyoruz.
Desen seçme düğmesi ile oynamamıza gerek yok düz dikişi yapacağız ama dikiş uzunluğu düğmesinden istediğimiz uzunluğu seçiyoruz. Rakamlar büyüdükçe dikiş uzunluğu da artar.
İplik tansiyonunu ayarlıyoruz. Bu ipin gerginliği olup düz dikiş ve diğer dikişlerde genelde 3 ya da 4 gibi kullanılırken bu kez gergin bir dikiş yapmamız gerektiği için iplik tansiyonunu 7’ye çıkarıyoruz, tansiyon ayarında da rakam yükseldikçe gerginlik artıyor.
Makinenin baskı ayağını çıkarıp nervür ayağını takıyoruz, kumaşı altına yerleştirdikten sonra arkada bulunan baskı ayağı kolu ile nervür ayağını indiriyoruz.
Pedale yavaşça dokunarak dikiş dikmeye başlıyoruz. kumaşın gerideki kısmından nervür dikişini görebilirsiniz.
Sonra nervür ayağı üzerindeki kanaları diktiğimiz kısmın üzerine yerleştirerek her seferinde yeni bir dikiş çekip istediğimiz kadar yan yana nervür dikişi yapıyoruz.
Kumaşın önü böyle görünürken
arkası böyle görünüyor.
Çok kolaymış değil mi?
E hadi o zaman dikiş makinemizi keşfe devam.
Eyl22
Thai Pantolon
Tayland Balıkçı Pantolonu diye anılan bu pantolonlardan daha öncede dikmiştim, sonrasında gelen maillere cevap olarak yazıyı güncelleyerek nasıl diktiğimi de anlatmıştım, merak edenler bakabilir şurada.
Thai pantolon benim en sevdiğim giysilerimden birisi ve o yüzden o kadar sık giyip yıkıyorum ki rengi attı diyebilirim. Aynı pantolondan defalarca diktim çoğu fotoğraflanamadan sahiplerine gitti, bu kez fotoğraflama şansım oldu.
Nasıl giyilir bu kemersiz lastiksiz pantolon derseniz ise şöyle.
Eyl21
Okul Üzerine Ornitorenksel Sayıklamalar
Okul meselesi hakkında kendimce ahkam kesmek istedim ben de ama hele ilk haftayı bir geçirelim ona göre konuşayım dedim. Çünkü benim yazacaklarım Afrikanın vahşi cangıllarına süt bebesi nasıl itilir konulu olacağından sabi sübyanı önce o ortama itmeli sonra gözlemlemeliydim.
Öncelikle Efekan bir devlet okuluna başladı, herkes kendince doğrulara sahip bu konuda asla benim fikrim daha doğru tartışmasına girmek değil benim amacım benim doğrumdan bahsetmek, bana göre eğitim devlet eli ile parasız bireylere verilmesi gereken bir hizmet ve bireyin hakkı ha bazıları bunun şekli ve politikaları ile ilgili rahatsızlıklara sahiptir ve haklıdır ancak ben sistemin doğruluğunu tartışılabilir bulsamda devletin sahip olduğu eğitim kadrolarından istisnalar dışında hoşnuttum ve yaşadığım yerin küçüklüğünden kaynaklı okulları ve öğretmenleri tanıyordum, içimde kuşkuya mahal verecek tek bir unsur yoktu. Özel okul bizim için söz konusu olsaydı en yakın özel okula ulaşmak için servisle günde toplamda bir buçuk saatlik bir yol gidecekti ve açıkçası kuşta kondurmayacaklardı ve yorgun bir vaziyette okula varan çocuk burada faydalanabileceğinden daha az faydalanacaktı belki okuldan. Hoş şehir çocukları zaten her gün bu yolu tepiyor ya. Ve ilk okulda çocuktan beklenen tek kazanım okuma yazma öğrenebilmesi ve dört işlem yapabilmesi olunca ve doğal seleksiyonda okulsuzda uygun ortamda çocuklar bunu 7 yaş civarında halledebiliyorsa çok ta düşünecek bir şey yoktu.
Efekan’ın iki yaşından beri zaten okullu olması sebepli blogda hiç bahsi geçmesede waldorf okulları, demokratik okullar, ev okulu ve okulsuz eğitim bir sürü şeyden az az haberdar olma, önce inceleme, sonra bunalma, sonra okumasın bu çocuk yaaa diye isyan etme, boş ver ya herkesin çocuğu gidiyor deme, sonra yeniden isyan etme, istifa edicem herşeyi bırakıp dağa yerleşicem göndermiycem işte okula deme, sonra ne var yani bizde gittik devlet okuluna psikopat mı olduk deme, sonra kocakişisine göndermesek mi okula deme gibi bir sürü bir sürü evreyi dört yıldan uzun bir sürede yaşama şansı elde ettik ve geldi çocuk altılı yaşlarının son aylarına. Kaydoldu tabi ki okula.
Kaynaştırma haftası ve ilk hafta için işyerinden izin almış olsamda kaynaştırmaya bazı aksilikler nedeniyle Efekan gidemedi yani onun için ilk gün gerçekten okulların açıldığı gündü. Yazın zaman zaman okul bahçesine götürmüş orada oyun oynamasını sağlamıştık, okulda görev yapan birkaç arkadaşımız vardı ve Efekan kaynaştırma haftasının son gününde ama okulda kimse yokken sınıfını görme şansını elde etmişti.
İlk gün benim için de bir milatdı şimdiye dek kreş ve anaokulu hep çocuklara kahvaltıdan ikindi kahvaltısına tüm öğünleri verdiği için ben evden çıkma saatimiz olan 08:00 den yaklaşık olarak yirmi dakika önce uyanıp 10 dakikada duş alıyor 10 dakikada da Efekan ve kendimi hazırlayıp kapıdan çıkıyordum ama bu kez Efekan’a kahvaltı yaptırmalı beslenmesini hazırlamalı ve kendimle ilgilenmeliydim uyanma saatini 06:50 olarak ayarladık. Pazar günü Efekan’a “yarın sana beslenme hazırlayacağım sende okulda yiyeceksin, ne istersin?” dedim “kek” dedi. imdat diye bağırasım geldi, çocuğum ilk okullu oldu ya benim.
Sabah erken kalkabilmek için erken yatmamız gerekiyordu ve yazın evde babasıyla vakit geçiren çocuk bu geç uyuma işine öyle alışmıştı ve ilk okul işini öyle stres yapmıştı ki yatağına yatırmamdan bir buçuk saat sonra uyudu ve beni de o kadar süre yanından kaldırmadı.
Sabah kalkmak gerçekten zor bunun alıştırmasını yapmak isteyebilir belki bazıları ama ben son ana kadar benim için çok değerli olan uyku zamanını kullanmak istedim evet ben tembel bir uykucuyum ve yaz mevsimi miskiniyim, hem alışmak için bir hafta önceden bu düzene başlasam ilk günler yine aynı zorluğu yaşacaktım ve bir hafta daha geç kalkma şansını da kaybetmiş olacaktım.
Okula ulaştığımız andan bahsetmek daha doğru olur artık sanırım.
İlk önce sınıfına gittik bir gün önce okula gittiğinde tahtaya güzel bir resim çizmiş olan Efekan gururla o resmi bana gösterdi.
Ardından ortam kalabalıklaşmaya başladı minicik sıralarda kocaman adamlar oturuyor dahası o sırada oturması gereken çocuğuma yer vermiyordu. Tüm veliler lise yıllarından kalan bir psikolojiyle öğretmen masasının hemen yanındaki en ön sırasına yaklaşmamıştı bile zaten kısa süre önce gözlük takmaya başlayan Efekan için ön sıraların daha iyi olacağını geçtim hala ilk okul yıllarını hatırlayan bir yetişkin çocuk olarak okulun ilk yıllarında o ön sıranın aslında heves edilen bir yer olduğunu hatırlayıp hemen Efekan’ı oraya oturttum.
Çantasını sıraya koyduk bahçeye çıktık bayrak töreni için hazırlıklar başlamıştı büyük sınıflar sıra olmaya başladı biz ise birinci sınıfların olması gereken kısımda analı babalı çocuklu bir kalabalık kimse ne yapacağını bilmez vaziyette bakışırken öğretmenler gelmeye başladı ve Efekan’ı öğretmeninin yanına götürdük o çocukları bir hizaya sokmaya çalışırken Efekan önce bana doğru bir koştu sarılmak için ve ben sarılmadan hayır öğretmeninin yanına gitmelisin derdemez pişman oldum bunu sarılıpta söyleyebilirdim diye Allahtan biraz sonra yine aynı hamleyi yaptı bu kez sarıldım öptüm ve kulağına onu sevdiğimi fısıldadıktan sonra okul içinde öğretmeninden yardım isteyebileceğini onun onlara her konuda yardımcı olacağını söyledim daha bir rahat gitti sıraya. İstiklal marşına eşlik etmeye çalıştı sözlerini tam bilmese de ve orta öğretim çocuklarınca hazırlanmış eğlenceli mini konser esnasında Müzik Öğretmeni haydi eller deyince kalabalığa mahcup ve tedirgin katıldı.
İçeriye ilk gidenler birlerdi ve artık bizim okul sınırlarında işimiz bitse de Kocakişisi dersi olmayan bir arkadaşı ile öğretmenler odasına giderken ben yine dersi boş olan başka bir arkadaşımla bahçenin gölge bir köşesinde oturdum, iki ders saati.
Okuldan ayrıldığımda ise yakınlarda evi olan bir arkadaşıma gittim çünkü öğle yemeği için okula dönmeliydim. Çalışan bir anne babanın çocuğu olan Efekan evimiz okula yakın sayılsada öğlenleri okul sınırları içinde karnını doyurmak zorundaydı bu ya taşımalı öğrenciler için anlaşılan yemek şirketine belli bir ücret ödeyerek olacaktı ya da kantinden tost alarak ve ben beş okul günü içinde bunu Efekan’a öğretmeliydim birinci haftanın sonunda bu konuda yalnızdı çünkü.
İlk gün taşımalının yemeği çıkmadığı için ikinci gün de çıkan yemekten bizim haberimiz olmadığı için kantinden tost aldık. İlk gün sıraya birlikte girdik Efekan sık sık sıradan kaçtı yarım saat kadar sıra bekledik ve Efekan bir tost için bu kadar sıra beklemeyeceğini yakınlarda evi olan bir arkadaşıma misafirliğe gitmeyi zaten sabah derste bir şey yapmadıklarını okulun sıkıcı olduğunu söyledi. Sıraya girmesini ilk gün ders işlenmeyeceğini bu günün tanışma günü olduğunu ve sıradan çıkarsa sırasını kaybedeceğini söyledim. Kantin sadece karışık tost yaparken Efekan sıra kendisine geldiğinde içinde sadece sucuk olan bir tost istedi kaşar ve salça olmasın dedi ve yanına ayran aldı oysa ki Efekan süt ya da meyve suyu içer. Ve ben Efekan sayesinde yıllar sonra okul tostu yedim, içinde hiç bir şey olmamasına rağmen nasıl bu kadar lezzetli oluyor bu? İsviçreli bilim adamları asıl bunu araştırsın!!!
İllaki herşeyi kendisi yapmaya alışık bünye okul kitaplarınnı kaplama konusunda da bunu kimselere bırakmadı hatta bu iş için hazırlar üretilen ve kitaba geçiriliveren kaplıklara yüz bile vermedi. Yalnız hayatbilgisi kitabını yeniden okumak çok zevkli olacak.
İkinci gün tostu yapan teyzeye yardım etmek için eşi gelmişti ve ilk gün yediğimiz nefis tosttan eser yoktu.
Üçüncü gün taşımalının yemeğinden haberdar olduk yanında bende gittim ama Efekan’ın tüm işlemleri kendinin yapmasını sağladım sadece tarif ettim tabildotu almasını ya da yemeği bitince tabildottakileri nasıl dökeceğini ve tabakları üst üste nasıl koyacağını.
İlk günden sonra okulda olabildiğince az vakit geçirmeye çalıştım ama bunun yanında ders zili çaldığında öğretmen çocukları salmadan ya da sınıf kapısını açmadan sırf zil çaldı diye sınıf kapısını açıp kapıdan iki dakika boyunca sınıfın içini gözleyen ve sınıfa dalan veli gördüm, tüm gün okul bahçesinde oturan tenefüste çocuğunun oyununa müdahale eden veli gördüm, ve derse çocuğu ile girip haftanın sonunda bile hala sırada ders boyu oturanını da. Bunu yanında yemek yedirmek için gittiğimde yemek zili çalınca kapı açıldığında öğretmeniyle göz göze geldiğimizde utandım çocuğu hiç kendi haline bırakmıyorlar fikrine kapılır diye. Ama tüm öğle arasını ilk üç gün okulda geçirmek zorunda kaldım kimseyi tanımayan Efekan oyun arkadaşı bulmakta zorlanmıştı ve gitmemi istemiyordu bende okulda kaldım ama bunun yanında sınıfından çocuklarla olabildiğince oyun kurmasına yardım ettim ve çocukların adını sorarak ve Efekan’ın adını söylemesini sağlayarak tanışmalarını sağlamaya çalıştım.
Perşembe günü okula vardığımda Efekan tost yemek istedi, önce yemekhaneye bakmayı teklif ettim geri çevirmedi gittik yemeğe baktı ve tost istiyorum dedi ısrar etmedim kantine gittik ben yorulduğumu bankta oturmak istediğimi söyledim sıraya kendi girdi siparişini verdi parasını ödeyip üstünü aldı tostu ve ayranıyla yanıma gelip çok güzel bir oturma yeri bulduğunu oraya gitmemizi teklif etti gittik ve o bulduğu ağaç gölgesine beni oturtup kendiside üstüne tırmanıp keyifle tostunu yedi ve bu teyze güzel tost yapıyor ama kocası beceremiyor dedi.
Cuma günü sabah okula bırakmaya sadece Alper gitti ve yemek saatindede ben okula gitmedim Alper sabah Efekan’ı bırakırken öğretmeninden rica etti alışması için o gün benim gitmeyeceğimi Efekan’ı yemekhaneye göndermesinin mümkün olup olamayacağını.
Cuma sabahı sağanak kelimesinin bile basit kalacağı bir yağmur nedeniyle yağmur botu ile okula gönderince çocuğu ve bir saat sonra hava denize girilebilecek sıcaklığa gelince öğle yemeği saatinin sonlarına doğru okula gittim Efekan’ı bahçede göremeyince içeriye girdim içeride öğretmeni ile karşılaştım ve Efekan’ı sordum yemekhaneye gönderdiğini ama benim bakmamamı kendisinin bakmasının daha iyi olacağını yoksa beni görünce çocuğun yemeği bırakabileceğini söyledi tama dedim içeriye bakıp yanıma geldi ve evet içeride hala yemek yiyor dedi. Teşekkür edip bahçeye çıktım dersin başlamasına yakın içeriye girip koridorda arkadaşları ile takılan Efekan’a kendisi için ayakkabı getirdiğimi söyledim değiştirmesini sağlayıp oyalanmadan vedalaştım, biraz daha kal desede ve içimden bu gelsede dersiniz başlayacak siz arkadaşlarınızla oynayın benim gitmem gerek dedim.
İlk okul haftası maceramız bu şekildeydi. Kaldı önümüzde 12 yıl kesiliği olan devam etmek isterse de ek olarak buna 2 ya da 4 ya da daha fazla daha fazla sürelerin eklenebileceği bir zaman dilimi 🙂
Eyl21
Haftanın Instagram Anları 42
Haftanın sonuna gelmişken bakalım bu hafta neler yapmış Ornitorenk, nelerin fotoğrafını çekmiş? Daha fazla fotoğraf görmek ve Instagramda beni takip etmek isterseniz kullanıcı adım goncaceylandikici.
hıh şahtım şahbaz oldum. metabolizma hızlandıran yoğurda yulaf kepeği ekledim. ama var ya instagramda 1k takipçi yapamamamın sebebi hep bu venge mobilyalar yok ki şöyle beyaz blogger masam üzerine her bi şeyi koyup steril fotoğraflar çekeyim
oğlum kalpazanlığa başlamış ve bence dolar basma işinde amerikalılardan daha iyi, paraları beş lira karşılığında aldım ondan ayakkabıcıdamı piyasaya sürsem ilk partiyi
ne güzelsin
efekan’ı öğle yemeğine götürmek için okula doğru yola cıkmam gerek ama ben ev çerçevelerim ve eski fotoğraflarla oynuyorum
amerika soğuk savaş yıllarında ve hep çılgın bir projeye imza atmak istedi cyborg askerler, ama onlara değil efekan’a nasip oldu bu. e ne demişler ya nasip ya kısmet
Eyl16
Zeytinyağı Sabunundan Ev Yapımı Sıvı Çamaşır Deterjanı
Efekan minicik bedeniyle yıllardır atopik dermatitle uğraşır, Allah daha beter dertlerden saklasın çoğuna göre şükür ki lütuf bile sayılabilir bu. Ama bu durumda o reklamlarda vicdani ve insani lekeler dışında her şeyi çıkarabileceğini savunan deterjanlar var ya onları kullanamazsınız çünkü cidden öyle güçlüler ki kumaşın dokusuna sinen kiri parçalar çıkarır ve yerine kendi kimyasal kalıntılarını yerleştirir. Hassas kişiler için bu kalıntılar çok can yakıcı sıkıntılar bile çıkarabilir.
Bizim evde yıllardır özellikle Efekan ve benim giysilerim granül sabunla yıkanır. Granül sabunlar ise hiç de deterjan kadar kolay erimezler makinede bazen çamaşırları kuruttuğunuzda üzerlerinde sabun parçacıkları ile karşılaşabilirsiniz ondan sonra yıkanmış çamaşır hooop tekrar kirli sepetine.
Kış günleri bazen granül sabunu şöyle birazcık sıcak suda eritirde dökerim deterjan gözüne, bazende üşenirim. Çok uzun süredir eritip hazır bekletsem derim ama unutur giderim. Çokbilmiş organik çözümlerle ilgili bir sürü farklı yazı paylaşmış blogunda. Ben blogunu geçen yıl fizik tedavi görürken okudum, tek başıma kabinde makinelere bağlı yatarken yapabileceğim tek şey okumaktı ve Tolkien’in Silmarillion’u ile Çokbilmişin Sorma Bulma Dünyası Blogu‘nu dönüşümlü okudum. O zaman bu sıvı deterjan fikri iyice zihnimde yer etti ve Çokbilmiş’e instagramdan sorduğumda hazır granül sabunlarda da bir miktar kimyasal (örneğin parfüm vs) olduğunu en iyisi el yapımı zeytinyağı sabununu rendeleyerek kullanmam olacağını söyledi.
Nasip bu zamanaymış.
İki tane zeytinyağlı sabun rendeleyerek başladım ben. Hava sıcak olduğu için sabunlar yumuşaktı ve çabuk rendelendiler, zorlanmadım.
Ardından bir miktar suyu kaynattım ve bir kaba aldığım sabunun üzerine dökerek karıştırdım birazda üşengeç olunca aldım çubuk blenderı hemencecik pürüzsüz bir hal aldı sıvı deterjanım. İstediğim akışkanlığa gelinceye dek sıcak su ekledim sonradan koyulaşacağınıda hesaba katmak gerek bu aşamada.
Ve soğuyunca da boş şişelere doldurdum daha kolay saklayabilmek için. Aslında çamaşır yıkarken birazda karbonat eklemem gerek deterjan gözüne ama şimdilik unutuyorum bunu 🙂 lekeli çamaşır atarken sanırım öyle yapmam çok daha iyi sonuç verecek.
Gördüğünüz gibi anlatımından daha kısa sürede yapılan bir iş bu, belki çok basit ama hem çarka çomak sokan hem kıymetlilerimiss’ i koruyan ama üzerine bunca laf etmeme belkide anlam verilemeyecek olan. Kalın sağlıcakla.
Eyl14
Haftanın Instagram Anları 41
Haftanın sonuna gelmişken bakalım bu hafta neler yapmış Ornitorenk, nelerin fotoğrafını çekmiş? Daha fazla fotoğraf görmek ve Instagramda beni takip etmek isterseniz kullanıcı adım goncaceylandikici.
oyun oynamıyoruz burada kuzum, çocuklarla toplandık tatbikat planlıyoruz!!!
arthur ve yuvarlak masa şövalyeleri
doval hayat çok güzelmiş #efekan öyle diyor, dikenlere değmeden avuç avuç böğürtlen yiyebilen herkes aynı fikirde olacaktır zannımca.
#büyükçakıl
günbatımı, dalgalar tanrım böyle bir manzara ve zamanda ölmeliyim nütfen
hah gemiyi karaya oturttun işte
an, şu an, bir dakika, sadece bir dakika dur ve yaşa anı, bir dakikada olsa yaşa
“çocok sabah güneşini görünce uyanıyo gelip beni uyandırıyo” diyen analar; müjde mi kötü haber mi bilemedim ama çocuk bu yaşa gelince seni uyandırmıyo. sessizce ve gizlice sen uyanana kadar oyun oynuyo ya da çizgi film izliyo. ben uyurken çılgın partilerde verir bu. ne diyo komutan uyursan ölürsün. uyanık ol bu cücelerin insafı yok.
diyet hafıza zayıflığı yapıyor, üç kurabiyeden sonra aklım anca başıma geldi de diyette olduğumu hatırladım azizim adlı çalışmam
Eyl10
Bugün Ben 33
Baykumaş’ın nefis bir penyesini dikiyorum. Boşuna beş para fazla olsun denmemiş değil mi?
Eyl5
Haftanın Instagram Anları 40
Bir haftanın daha sonuna gelmişken bakalım bu hafta neler yapmış Ornitorenk, nelerin fotoğrafını çekmiş? Daha fazla fotoğraf görmek ve Instagramda beni takip etmek isterseniz kullanıcı adım goncaceylandikici.
kocama çiçek aldım
deneme sürüşü yapmadan yatsaydım uyku tutmazdı
sonbaharcılar geldi işte gelsin gelsin dediğiniz eylül 😦 ben size winter is coming diyor muyum?
durum bu 😦
inanılmaz derecede belim ağrıyordu bende kalktım kurabiye yaptım, ev bari güzel koksun
yaz bitti diye beni kandırmışsınız, bal gibi de bitmemiş deniz çok güzel
Eyl4