Efekan dün gitti sandığı kurdu, şimdi sıra sende #oyver
Monthly Archives: Mart 2014
Haftanın Instagram Anları 17
Hala ulaşılabiliyorken instagramda beni takip etmek ve daha çok fotoğrafımı görmek isterseniz goncaceylandikici kullanıcı adı ile beni izleyebilirsiniz, bakalım bu hafta neler paylaşmışım.
güzel fikir, bir kalem bir ağaç
bahçemizde açan yılın ilk gelinciği
mutfağa gerçekten adım attığımın resmi, artık ekmeklerde benden
ne zaman geldin ruhum? görmedim seni. uçaktan atlarken unuttum galiba.
hatırladınız mı?
anne simetri manyağı olunca bu çocuğa da geçiyor muydu*
mucize
bir çocuk dünyanın merkezine inmeye karar vermişse o’nu ne durdurabilir ki?
ruhunuzdan çocuk umudu ve çocuk kararlılığı eksilmesin.
Haydi Birlikte Dinleyelim
Nasılsın?
Her konuşmanın başlangıcında değişmez bir girizgah bölümü vardır ya hani;
Nasılsın?
Ben her defasında çok ciddiye alırım bu soruyu, saniyenin milyonda biri gibi bir sürede aklımdan onlarca kelime geçer içinde bulunduğum hali anlatmak için. Onlarca kelimenin daha bir ikisini zikrederken karşımdakinin yüzü bunun sadece girizgah olduğunu hatırlatır bana. “İyilik” derim sonra “sen nasılsın?”
İşte bu günlerde ben endişeliyim elim hiç bir şeye gitmiyor, bu yazıyı yazmak için klavyeye dokunduğumda saniyenin milyonda biri gibi bir sürede aklıma onlarca kelime geliyor da parmaklarımdan dökülemiyor.
Çocuklar için özgür ve güzel bir dünya istiyorum tek diyebileceğim bu.
Peki Sen Nasılsın?
Haftanın Instagram Anları 16
İnstagramda beni takip etmek ve daha çok fotoğrafımı görmek isterseniz goncaceylandikici kullanıcı adı ile bana ulaşabilirsiniz, bakalım bu hafta neler paylaşmışım.
Yatarak geçen bir haftanın sonunda yeniden ayağa kalkmak ve deniz kenarına inmek güzeldi.
Gelincik.
Efekan’ın legolarla yaptığı baykuşu.
Yaratıcı iş arkadaşları.
Anneye çiçek toplayan mahcup çocuk elleri.
Mutluluk
Bu gün mutlu bir gün, hani ılık bir günde yağmur sonrası içimize çektiğimiz o mis kokulu nefesin yaşattığı mutluluk vardır ya ya da yorgun bir günün ardından eve girip pijamalarımızı üzerimize çekip elimize bir fincan kahve aldıktan sonra yaşadığımız mutluluk. Temiz çarşafların serin hissinin yaşattığı mutluluk ve ya bir bebeğin ensesini koklamanın verdiği mutluluk. Sıcak ekmek kokusunun ya da yılın ilk papatyası ile karşılaşılınca baharın gelişinden emin olunarak yaşanan mutluluk. İşte böyle şeyler yaşadım ben bu gün. Mutlu olmama sebep ise hiç tanımadığım birinin benim için hazırlayıp göndermiş olduğu hediyelerim.
Hiç tanımadığım birinin benim çektiğim ağrılara çare olma çabası benim için bu dünyada verilebilecek en güzel hediyedir ve ne yazık ki düşünceleri anlatmak kolayken duyguları anlatmak hiç kolay değil ve yeryüzündeki hiç bir kelime duyguları anlatmaya muktedir değil.
Evet birbirimizi tanımasak ta varlıklarımızın yüzümüzde tebessüm oluşturması kesinlikle bir şey.
Ben bu satırları yazarken benim için yapılmış olan odayı mis gibi kokutan lavanta dolgulu buğday çantam sıcacık belimde sarılı iken elimde filtre kahvemle çok mutluyum. Mutluluğuma sebep insan bu gün yaşadığım güzel duygular için ve ellerinle özenle hazırladığın hediyelerim için nasıl teşekkür etmeliyim bilmiyorum, mutluluğum katlanarak gelsin sana. Blogunu incelediğimde ise keşke benimde öğretmenim olsaydın dedim.
Ayrıca yaptığın nefis işleri herkes görsün istedim umarım bir sakıncası yoktur. https://www.facebook.com/TotiBebe
Buğday çantam, şık muhafaza çantası ve inanılmaz güzel cüzdanım ve bana özel mektubum.
Su
Su kaynaklarının kıt olduğu ve iklimin sıcak geçtiği yerlerde su sarnıçları yüzlerce yıldır yaşamsal öneme sahip. Yaşadığımız bölgede yaylalar su kaynakları bakımından zengin olduğu için fazla sorun yaşanmazken sahile yakın olan kışlaklarda su ihtiyacı çoğunlukla sarnıçlardan karşılanıyordu. İşte fotoğraflara mekanlık eden Ağullu Köyü’nde 1880 yılında inşa edildiği belirlenen kubbeli ve tipik Osmanlı mimarisiyle yapılan sarnıç.
Pantolon mu? Son diktiğim parça, tişörtü daha önce paylaşmıştım zaten.
Kumaş Baskı Kalıbı/ Stampa/ Mühür Yapımı
Çok inatçı olduğumu söylemiştim size değil mi? Kafama koyduğumu yaparım ama bazen tembellik gösterebilirim. Bu durumda kafama koyduğumu er ya da geç yaparım demek daha mı doğru olur acaba?
Baskı kalıbı yapma konusu da bu kafama koyduklarım arasındaydı. Bu iş için yaptığım araştırmalarda eğer ahşap kalıp yapılmayacaksa en çok kauçuk blokların kullanıldığını gördüm ama ben bu bloklardan bulamadım, içinizde nereden bulunur bilen var mı?
Bir şeyi yapmak için senelerce bekleyebilirim ama bu gün yapacağım demişsem her ne şartta olursa olsun o gün yaparım, nitekim daha önce paylaştığım logo olarak kullanacağım ornitorenk stampayıda bu şartlar altında yaptım.
Yapabildiğimi görünce hemen malzeme arayışına girdim linol oyma seti ve büyük silgilere ihtiyacım vardı. Şansımı önce Kaş’ta denemek istedim zira on-line alışveriş yaparsam kargo beklemek için tahammüllüm yoktu, hemen yapmak istiyordum ve burada bulunan bir kırtasiye çok ilginç bir şekilde çoğu şeyin bulunmadığı ilçede kırtasiye konusunda ne gerekliyse şimdiye dek elim boş çıkmadığım bir yerdi. Bingo.
İşte gerekli malzemeler;
Silgi
Kalem
Linol oyma bıçak seti (ya da benim daha önce yaptığım gibi dikiş iğnesi ve ince bir bıçak ya da varsa kretuar)
Önce silgi üzerine istediğimiz şekli çiziyoruz.
Sonra uygun boy bıçakla oymaya başlıyoruz.
Deneme sürüşü yapmaya hazırız.
Artık kendi kumaşlarımızı yapmamamız için hiç bir neden kalmadı. Ben bu iş için kumaş boyası kullanıyorum, boya kuruduktan bir gün sonra tersten ütülendiğinde sabitleniyor ve makinede yıkamalarda bile çıkmıyor. Boyayı fırça ile sürdüğümden dolayı baskı dalgalı oldu ve ben aslında bu tarz dalgalı baskıyı daha çok seviyorum el işi olduğu belli oluyor ama daha düzgün bir baskı istenirse boya sünger rulo ile sürülebilir stampaya. Üstelik bu stampalarla kağıtlar, zarflar ve hediye paketleride süslenebilir.
Haftanın Instagram Anları 15
İnstagramda beni takip etmek ve daha çok fotoğrafımı görmek isterseniz goncaceylandikici kullanıcı adı ile bana ulaşabilirsiniz.
Keyifli bir hafta geçirdiğimi söyleyemem bakalım bu hafta neler paylaşmışım.
Yol en sevdiğim, olsun hep olsun yol.
Zaman zaman bir kayaya ya da bir ağaca aşık olmuşluğum vardır benim. İçim kıpır kıpır olur mutlulukla dolar taşarım, bu hafta sonu da bu ardıca aşık oldum ben.
kendi kumaşlarımı yapma konusunda deneme sürüşü. Bu arada logomda doğdu sanırım.
Bi şeyler bi şeyler.
😦
Dağılır mı ki bulutlar?
Bir Şeyler Deniyorum ki Ben
Kendimle ilgili bir şeyler deniyorum mesela.
Alternatif tıp denilen şeye yakınlığım ballı ıhlamur, kantaronlu zeytinyağından öteye çok gitmez. Hani kocakarı ilacı denen şeye de inanırım, nihayetinde modern eczacılıkta bu ot kök içindeki etken maddelerden faydalanır ama olçumculuk işi beni hep korkutmuştur. Yıllardır “bilmem nerede biri var bir masaj yapıyor tak bel yerine oturuyor” muhabbeti yapılır hep bana, ama yanaşmam ya da bu haftasonuna kadar yanaşmazdım. Gittim sonunda o bilmem nereye, 160 km gittik 160 km geldik. Yaşlı bir dede. Önce muayenesini yaptı ve bana L4-L5 seviyesinde fıtık sağda daha fazla dedi. Ezbere biliyor muydu genelde fıtıkların o seviyede olduğunu, yoksa parmaklarıyla tek tek omurlarımı yoklarken hissetti mi? Bilmiyorum. Nihayetinde masaj yaptı bana, ama acı veren bir masaj. Bir hafta yatmamı yirmi gün kendimi korumamı eğer bunları uygularsam iyileşeceğimi söyledi. Yatıyorum şimdi ki o söylemesede yatardım çünkü ağrım var, olacağını da söylemişti. Bir şeyler deniyorum ki ben derken ilk denediğim buydu, lütfen benim için dua eder misiniz? Artık bu son olsun dedenin parmakları şifa bulmama vesile olsun.
İkinci bir şey deniyorum ki ben ise ne zamandır üzerine kafa yorduğum kumaşları kişiselleştirme işi.
Daha önce tavuskuşu tüyü boyamalı elbisem, üşüyen kız desenli jilem, Optimus Prime desenli sweati fırça ile boyamış ama asıl yapmak istediğim baskı yöntemini ise Autobot simgeli sweat, radika ile kumaşa bası ve elma ile runnera baskı yaparken denemiştim.
Şimdi işi bir tık ileriye taşıdım, Autobot simgeli sweatde köpük tabaktan baskı için kalıp hazırlamıştım ama hep daha uzun ömürlü kalıplar istemiştim bu kez yaklaştım sanırım ama hala daha iyisini istiyorum ancak ahşap oymayı deneyecek cesaretim ve donanımım yok.
Dede bu hafta yat demiş ama ben yatakta rahat duramayan bir bünye olarak bir şeyler yapmalıyım. Ancak madem onca yol gidildi bunca acı çekildi dede dinlenecek ve yataktan kalkmadan yapacak bir şeyler bulunacak derken, ne zamandır aklımda olan silgiden stampa yapmaya karar verdim.
Peki malzemem var mı?
Yok.
Efekan’ın kalemliklerinden birinde eski bir silgi buldum, ne deseni yapayım çiçek mi böcek mi derken neden ornitorenk yapmıyorum ki dedim. Stampa olacağı için basit bir çizim yaptım silginin üzerine.
Başladım iğne ile kuyu kazmaya. Desenin hatlarını iğne ile geçtim.
Dedim ya malzeme yok bende patates baskı hazırlar gibi et bıçağı ile dış hatları kestim, bazı çizgileri bıçağın ucu ile bazılarını iğne ile belirginleştirdim ve aslında neredeyse tüm işlemin bitmesi on dakika sürdü.
Ve deneme sürüşü.
Sizcede diktiklerime basmak için logom hazır değil mi?
Şimdi oyma için aletler ve büyük boy silgiler edinmeliyim. Sahi hangi aletler gerek bana bilen var mı?