Baston

Standard

baston

Bastonumu yaslayıp karyolanın kenarına kim bilir kaç hamlede yatabildim yatağa. Bir ileri hamle ağrı ve geri çekiliş. Bir hamle daha acı, çığlık, durup dinlenme. Yeni bir hamle ve geri çekiliş. En son nasılsa yatağa bedenimin yarısını uzatabilme ve diğer yarısıda yatar pozisyona gelinceye dek sayısız acı, çığlık ve göz yaşı.

Bastonum geçen yıl anneannemin artık virane haline gelmiş evinden aldığım hatıram. Anneanneden toruna ne yerinde bir miras ve onun kırık kalça kemikleri ve artık eğrilmiş omurlarına karşı ne duyarsızdık.

Elimdeki bastona bakarak “anne sen yaşlı mısın?” dedi Efekan “evet” dediğimde “yaşlanmanı istemiyorum” diyerek nasılda ağladı.

35 yaşında elimde baston tombul bir kurtçuk gibi, bir ucube gibi kıvrım kıvrım kıvranıyorum yatakta, sırf sol taraftan sağ tarafa dönebilmek için ve sayısız çığlık ve sayısız acıya rağmen başaramıyorum. Ve 35 yaşında oturduğum tuvaletten kalkamayarak ağlıyor bir sürü denemeden sonra pes edip eve gelenlerin beni tuvalette bulup yatağa götürmelerini umut ediyor sonra nedense bir kuvvet kalkıp yatağa gidebiliyorum.

Yaşlı mıyım? Bastonuma bakarsan evet, tuvalette biri beni buluncaya kadar oturma fikrime bakarsan evet ama daha çok kıvrım kıvrım kıvranan tombul yağlı bir milim bile ilerlemeyi başaramamış bir kurtçuk.

About ornitorenk handmade

Nedenini bilmediğim bir şekilde sadece ama sadece diktiklerimi paylaşmak amacıyla açtığım bu blog zamanla benim günlüğüm haline geldi. Henüz yazmaya başlayalı çok olmasada kendisinden beklemediğim bir biçimde geriye dönüp baktığımda yaşarken unutmam sandığım aklımdan silinip giden anları bana hatırlatır oldu. Hiç bir zaman düzenli tutamadığım bebek anı defterim, hiç bir zaman baskısını almadığım binlerce ama binlerce fotoğrafım, okuduğum kitaplardan bir kelime, sevdiğim müzikler, yaptığım resimler. İyiki varsın blog. oğluma, gülen yüzüme, asi meleğime not: seni çok seviyorum...

12 responses »

  1. bunun yaşla uzaktan yakından ilgisi yok.sen kudursan da yaşlanamayacaksın, o yaratıcı kafana sok bunu bence, hatta efekan ın kırpık kafasına da.
    ağrıların olduğunda şunu söyle kendine ” bu bir süreç”…
    süreçlerin başlangıç ve bitiş noktaları vardır. geçecek yani.çok geçmiş olsun, üzülme lütfen arkadaşım

    Beğen

  2. canım benim teşekkür ederim bu yazıyı bir ay kadar önce sakatlandığımda uzun uğraşlar sonucu yatağa yatabildiğim bir gece yazmıştım hobimi terapimi yazma üzerine olan çekinceme yazmalısın diye cevap verince bu yazıyı yayınladım o günlerde ağrım öyle yüksektiki bana bu satırları yazdırmıştı ama ruhumun karanlık tarafından çıkmış ve bazıları acıların çocuğu kıvamında bir iki hikaye daha var fotoğraflayıp o yazılarıda yayına alırım zaman zaman ama bazılarının karanlığı korkuturmu ki dikiş severleri :))

    Beğen

  3. Oh neyse su anki durumun degilmis.. vucuttaki her agri , her hastalik bize bir sey ogretiyor, senin de ogrenecegin tamamlaninca bunlari yasamayacaksin.. guven bana..

    Beğen

  4. bir önceki yorumcunun mesajını görünce yazayım dedim.
    sen okumayı seviyorsun. lütfen Louise Hay’in kitabını bul ve oku henüz eline almadıysan…

    Beğen

  5. Hey acıların çocuğu kaleminin nedenli kuvvetli olduğunu farkındasın umarım… Tasvirin öyle sağlam ki resmen omurgamda hissettim acını ve kıvranışını… Sadece bu yazın için değil … alalade bir dikiş postunu bile beynim için algım için cümbüşe çeviriyorsun…

    Beni dinleyip yayınlamış olmana sevindim… Neden mi sevindim? Dur anlatayım… Gündelik hayatımızda bizden beklen kalıplar içinde yaşamaya isteneni sunmaya istemesek de mecburuz… Sadece iç sesimiz “durun bi hele” diyebiliyor ama ne yazık ki bunu kimseler bunu bizden başka kimseler duymuyor… İşte bu noktada bloglarımız bir nevi iç sesimizin dijitize hâli…

    Alışkanlık ya çoğu zaman normal hayatla karıştırıp isteneni sunmaya çalışıyoruz klavyemiz yoluyla… Karakterimize göre nüanslar oluyor elbette … ama kaptırıyoruz bazen işte…
    Nadiren cesaret geliyor ve içinden geçeni yazıyorsun… Sonra tekrar tekrar okuyup düzeltiyorsun… Nihayetinde ya sıkılıp taslaklara kaydediyorsun ya da beklenen kalıplara uymuş bir yazıya dönüştürüyorsun yine… Nerde kaldı “BEN”…

    Halbuki burası sanal bir dünya… Kurallarını gerçek aleme inat benim koyduğum, çizgimi insanlara belletmek için uğraştığım, BEN olması için her bir fotoğrafına her bir kelimesine emek harcadığım küçük dünyam… İşte bitanem bu nedenle gönlünce yazmaya devam etmelisin… Doktor sensin ilacın dozunu ayarlamak da senin elinde…

    Çok uzun oldu… Bitirmeden önce bir şeyi sana hatırlatmak isterim… Seni 10marifette ilk gördüğümde üzerinde elf kostümün vardı… Onlarca sakallı ip ve sabun dekopajı arasında… (Sabunları Küçümsediğimden değil benim ilk yayım da bir sabundu) … Demem o ki farklıydın herkesten… Cesurdun hepimizden…( Bak bana halen resmim tam olarak adım bile yok blogda)…

    Farkını ortaya koydun sen… İşte bu farkı fark edenler seni takip ediyor şimdi…

    Kurtçuğu daha az olan 🙂 yazılarını merakla bekliyor olacağım…Seni seviyorum canım arkadaşım…

    Beğen

  6. ah çok üzgünüm 🙂 evet bu yazıyı kaleme aldığım süreç çok acılıydı hatta geçen yıl artık bu ağrılara dayanamıyorum diye ameliyat masasına yattığımda bundan iyi durumdaydım sanırım ama geçti iyiki şimdi koca kişisi ve kırpık efekan ağrılı zamanlarında şirretleşen benden kurtuldukları için sanırım şu an çok mutludurlar 🙂
    ve ben o çorbayı içmiş kadar mutlu oldum biliyor musun?

    Beğen

  7. Çok çok geçmiş olsun…Bir kere kalçasını 4 ayrı yerden dağıtmış ve toplatmış biri olarak hareket edememenin ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Umarım hiç tekrarlanmasın. Bol yürüyüşlü, koşturmalı günler gelsin…

    Beğen

  8. onaylamadan önce bu yorumu kaç kez okudum bilmiyorum, ilk okuduğumda önce bir kahkaha attım sonra burnumun direği sızladı ıslak ıslak oldu gözlerim ben seni çok seviyorum insanın sevebileceği insanlar bulabilmesi bir lütufken üstüne birde sevilmek çok güzel biliyor musun?
    kurtçuksuz hikayelerim hepsini yazdım taslaklara ama fotoğraflar eksik onları tamamlamalıyım önce. bazıları yine acıların çocuğu kıvamında bazıları da karanlık birazcık içlerinden biri biraz sert ama hayırlısı hakkımızda 😀

    Beğen

  9. çok zor zamanlar geçirmişsinizdir eminim hayal bile edemiyorum ben kırık yokken topu topu üç fıtıkla çıldırabiliyorsam ağrılı dönemlerde. çok geçmiş olsun hep koşalım pazenlerimiz üzerimizde rüzgar saçlarımızda hep keyifli olalım inşallah

    Beğen

yorum yaptığınızda sesimi duyduğunuzu anlıyor ve çok mutlu oluyorum. yorum göndermekte sıkıntı yaşıyorsanız bilgisayarınızdan internet çerezlerinizi temizlediğinizde sorunun çözülmüş olduğunu göreceksiniz. mail adresinizi sadece ben görüyorum, adınızı doğru yazmak zorunda değilsiniz hatta yazmak zorunda değilsiniz ama sizi tanımamı isterseniz doğru yazmalısınız, yorum yapmak için bir blog sahibi olmak zorunda değilsiniz o alanları boş bırakarak da yorum yapabiliyorsunuz. daha ne duruyorsunuz? sesinizi duyurun bana.

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s