Bir sandığım vardı benim sarı adi görünümlü cilalı kavak ağacından, menteşeleri de gevşekçe. İçi annemin beni doğurduğu gün yapmaya başladığı ve aralıksız devam ettiği danteller işlemelerle dolu. Annem öldüğünde içindekilere bir şey olmasın diye kilitlenip süslü anahtarı bana verilmişti kardeşimce, sandık ise benden dört yüz kilometre geride. Ama dedim ya kavak ağacından ve menteşeleri gevşekçe. Sonra bir kaç yıl geçince bir gün açılma vakti gelince o gevşek menteşelerin hiçte sağlam olmayan kavak kerestesinden nasılda kolay ayrılabildiğini gördüm ben içi artık oldukça hafiflemiş sandığın. İçinde kalanlar bazamın içinde yerini aldı artık sandıkların saltanatını sarsan. Saklamaktan aciz sandık ise benden dört yüz kilometre uzakta kaldı. Anahtarı ise hala benimle değerli bir kaç fotoğraf, bir sahipsiz nüfus cüzdanı, yadigar bir çakmak ve artık dünyaya bir daha bakamayacak bir çift gözlükle birlikte çekmecemde sakladığım küçük bir sandık içine.
Monthly Archives: Ağustos 2013
Durum Raporu VIII
Beklediğim haber geldi mr görüntülerine göre ameliyat, beni gördükten sonra kararı kesinleştirmek istemişler tabi ama sonucun çok değişeceğini düşünmüyorum ağrılarıma dayanarak. Güvendiğim bir yerde ve eğer seçebilecek olsaydım babam olarak seçeceğim bir kişinin güvenilir ellerine bırakacak olduğum için kendimi şu dakikadan itibaren içimde endişe de yok bundan sonra bu bel doğrulmazsa eğer bu da kaderimdir. Sadece 10 gün kadar beklemem gerek Ankara’ya gitmek için ve bu hafta sonuda şu boyumu geçen dosyanın üzerinde çalışıp bitirmeliyim.
Ankara’ya gidinceye kadar bir süre yatakta olacak olsamda kendimi artık tanıdığıma göre yorucu olmayan yataktan yürütülebilecek projelerle sanırım yine buralarda olurum. Hatta bu süre zarfında çalışmayacağıma göre daha çok buralarda olurum.
AmeIiyata Hazırlık
Önce ne oldu nasıl olduyla başlayayım, bel fıtığım aşikar daha önce beni okuyanların bildiği bir şey yeni değil. Bir mesai günü böylesi güzel bir manzaraya uyandım Efekan gece gizlice bizim yatağa gelmiş kalabalıktan rahatsız olan babası onun yatağına kaçmış, yataktan çıkmadan kırpığımı öptüm kokladım ve bu fotoğrafı çekip yataktan kalktım.
O ana dek çok farklılık yoktu her zaman sabahları ağrı ile uyanırım zaten ve günün koşuşturmasına girince farkındalığımı yitiririm. Ama bu kez sakatlandığım dönemler vücudumun aldığı şekille karşı karşıyaydım az biraz tarif edeyim karşınızda göbek atan bir kadın canlandırın kalçası şöyle bir tarafa doğru çıkmış işte o şekli alıyorum ben atak dönemlerinde görünürde komik olan bu durum çok sancılı zira kaslarım belime ve sinirlere binen yükten dolayı böyle bir tarafa çekiyor kalçamı ve omurumu ve arkadan bakıldığında kalçadan sırta dümdüz I şeklinde olması gereken omurları S harfi şeklinde görüyorsun. İşte ben o sabah öyle kalktım yataktan duşa girmeme rağmen geçmeyince doktora gittim Mr çekildi ve karar Ameliyat.
Ameliyat olmak öyle kolay mı? Önce karar vermek gerek sonra hazırlanmak ben şimdilik karar vermekten geçtim hazırlık aşamasındayım. Ne hazırlığıymış o deme başına gelmeyen bilmez, zaten böyle diyorsan sen kıçını alanda bırakan arkadan bağcıklı komik yeşil önlüğü üzerine geçirdikten sonra sedyeye alınırsın ve elini sıkı sıkı tutan sevdicek ameliyathane kapısına kadar seninle gelir sanıyorsundur kesin. Çabuk bu ana kadar okuduğun hayalimsiyi sil zihninden bizde işler öyle yürümez.
Hazırlık dediğimide filmlerde gördüğün ameliyat kararı sonrası bütün ailenin toplandığı herkesin yüreklendirici hoş sözler söylediği akşam yemeği ve kahve muhabbeti ile ruhun bu duruma hazırlanması sanıyorsan bir zahmet ben demeden onuda unutuver evet evet lütfen.
Türk kadını hastaneye yatacaksa bu durum ona psikolog eşliğinde açıklanmalı bence, zira bu iş o kadar kolay değil hadi yattın yanında sana kim refakat edecek zira böyle bir olgu var, birde çocuğa kim bakacak, çiçekleri ve kedileri komşuya emanet edeceksin, ameliyat demek haftalarca yatmak demek işyerinde gerekli ayarlamaları yapacaksın hadi hepsine çözüm bulundu hastaneye öyle sallanıp gidilmez ki birde hastane kreasyonu denen bir şey var evde girdiğin pijamayla çıkılıp gidilmez hastaneye racona ters, terligini, diş fırçanı, tokanı hazırlayacaksın.
Ben ameliyat kararının sağlama almak için mr larımı başka bir doktora göndermiş olsamda karar ameliyattan yana çıkmış gibi de hazırlığa başladım ve kendime tiril tiril bir penye pijama altı diktim. Bu haldeyken, manyakmısın? mı diyorsun, ne sanıyordun ki kuzum. Ben normal zamanlarda ornitorenk kişisi olarak bir elfsem ağrılı dönemde bir zombiye dönüşüyorum bak gerçek. Zombi dediğinin düşünme yetisi mi var ki, birde ağrı hep var zaten otursamda yatsamda hatta bu konuda doktorum bana reçete yazacağını ama ilaçların işe yaramayacağını söyleyecek kadar gerçekçiydi ve haklıydı işe yaramıyor.
Bende yedek bir pijamam daha olsun dedim çantam neredeyse hazır. Kuzum birtek biz mi büyütüyoruz acaba bu işleri.
Efekan balkonda ameliyathaneyi hazırlamış bile bende yeni pijamamla hazırım sanırım.
Bloga şu dönem çok yazı giremiyorum fotoğraf çekimi falan hak getire ancak Instagramda sürekli bir şeyler paylaşıyorum son zaman yazılarımın fotoğraflarıda hep İnstagramdan görmemişin akıllı telefonu oldu durumları, merak ederseniz goncaceylandikici kullanıcı adı ile beni izleyebilirsiniz.
Çağırmadım
Çağırmadım ama geldin, beklenmedik şekilde girdiğin hayatımı zaman zaman çekilmez kıldığın bir gerçek. Şimdi ikinci kez ameliyat sözcüğü ile çıkıyorsun karşıma üstelik bu kez birinci kadar cesur değilim biliyorum çünkü acıyı. Mikro, cerrahi, minicik bir kesi, kamerayla sözcükleri hiç bu denli korkunç gelmemişti bana üzmeden git olur mu?
Gülümse
Baston
Bastonumu yaslayıp karyolanın kenarına kim bilir kaç hamlede yatabildim yatağa. Bir ileri hamle ağrı ve geri çekiliş. Bir hamle daha acı, çığlık, durup dinlenme. Yeni bir hamle ve geri çekiliş. En son nasılsa yatağa bedenimin yarısını uzatabilme ve diğer yarısıda yatar pozisyona gelinceye dek sayısız acı, çığlık ve göz yaşı.
Bastonum geçen yıl anneannemin artık virane haline gelmiş evinden aldığım hatıram. Anneanneden toruna ne yerinde bir miras ve onun kırık kalça kemikleri ve artık eğrilmiş omurlarına karşı ne duyarsızdık.
Elimdeki bastona bakarak “anne sen yaşlı mısın?” dedi Efekan “evet” dediğimde “yaşlanmanı istemiyorum” diyerek nasılda ağladı.
35 yaşında elimde baston tombul bir kurtçuk gibi, bir ucube gibi kıvrım kıvrım kıvranıyorum yatakta, sırf sol taraftan sağ tarafa dönebilmek için ve sayısız çığlık ve sayısız acıya rağmen başaramıyorum. Ve 35 yaşında oturduğum tuvaletten kalkamayarak ağlıyor bir sürü denemeden sonra pes edip eve gelenlerin beni tuvalette bulup yatağa götürmelerini umut ediyor sonra nedense bir kuvvet kalkıp yatağa gidebiliyorum.
Yaşlı mıyım? Bastonuma bakarsan evet, tuvalette biri beni buluncaya kadar oturma fikrime bakarsan evet ama daha çok kıvrım kıvrım kıvranan tombul yağlı bir milim bile ilerlemeyi başaramamış bir kurtçuk.
Geçmişten Gelen
Bu duvar süsü kendimi bildim bileli evimizde duvarımızı süsledi nereden baksan 30 yıllık ki büyük ihtimalle benim hatırladığım tarihten daha eskidir hadi sen de 35 – 40. Annemin çok sevdiği bir arkadaşının mandallardan yaptığı bu duvar süsü çocukken üzerinde Japon kiraz çiçekleri ve bir bülbülün resmedildiği hasır pano ile birlikte dünyanın en güzel şeyi gibi gelirdi bana. Ahşap tutkalı ile birbirine yapıştırılmış mandalar dağılıverir diye dokunamazdım hoş bazen aralarından bazıları sıkılmış olacak ki ayrılıverirdi panodan ama annem yeniden yapıştırırdı yerine. Bu yıl bu süs ve bazı eşyalar tavanarasına çıkan merdiven boşluğuna kaldırılmış, o merdiven boşluğuna kaldırılmak demek en kısa sürede odunluğa kaldırılacaksınız ondan sonrada bir şekilde dünya üzerinden silineceksiniz demektir. Kardeşim “bunları yanında götürsene, sen iyi bakarsın bunlara” sözlerini kullanarak bir kaç parça çocukluğumuzu görmüş eşya ile birlikte elime tutuşturdu bu duvar süsünüde. Şimdi yıllarca beklemiş nazarlıklarımla yaptığım balığımla birlikte Akdenizi, Meisi seyrediyor mandallar balkon duvarımda ve kim bilir neler kaynatıyorlar aralarında.
Radika
Radika – Karahindiba tohumları çok estetik gelmiştir hep bana, ipekten ponponlar gibi. Hele tohumlar rüzgarla savrulurken her birinin ucuna bir peri tutunmuş şekilde hayal edip gülümserim ki aslında perilerede inanmam. Bazı bitki köklerinde yaprak dizilimi öyle güzel oluyorki yaprakları kökten düzgün bir biçimde keserek ayırdığınızda ilkokulda defter kenarlarına süsleme amaçlı çizdiğimiz çiçekler gibi görünüyor. Salatası ile damağımı şenlendirecek olan radikanın kökünüde kumaş üzerinde ölümsüzleştirmek istedim bir fırça yardımıyla kumaş boyası sürdüğüm kökü kumaşa patates baskısı gibi basarak bu güzel desenli kumaşı elde ettim aklımda kumaş boyamaya yönelik çok fikir uçuşuyor ve yine 24 saat bana yetmiyor.
Çok Bohemiz Çok
Burda Dergisi Haziran 2013 sayısından bir giysi ile karşınızdayım. Dergide kalıp elbisede askıların ortadan tek bantla birleştirilmesi tişörtte ise iki ayrı bantla yanlardan birleştirilmesi sonucu iki farklı model şeklinde kullanılmıştı. Bu elbiseyi kendindik.com İrem daha önce dikmişti hatta dergide önerilen askılarda hoş bir değişiklik yapmış ve dergide dikkatimi çekmeyen modelin benim için cazip hale gelmesini sağlamıştı. Bende askıları aynı modeli uygulayarak kulandım.
Ancak onun dışında modelde bende bazı değişiklikler yaptım bakalım benim yorumumu nasıl bulacaksınız.
Elbise normalde aşağıya doğru dümdüz inerken ben beline lastik mi dikmişim ne? Birde bambaşka bir giysiye ait suni deri tüylü kemer mi bağlamışım beline?
Aaaaa meğerse elbise değil iki parçamıymış bu giysi? Eeeee peki nasıl olmuş bu?
Nasıl mı olmuş? Ornitorenk iki yanı kahverengi güzelim kumaşını almış eline bakmış kumaşın eni onun boyundan uzun kahverengi kısım ya etek ucunda olacak ya omuzlarda bir öyle tutmuş üzerine bir böyle etek ucunda daha güzel görünmüş gözüne sermiş kumaşı yerleştirmiş kalıbı. Bu o kadar kolay olmamış tabi ön kısımdaki dikişin olduğu yer öyle bir hesaplanacak ki dikiş bittiğinde desen hiç kesintisiz devam edecek ve dikiş belli olmayacak yanlarda da desen bütünlüğü yine korunacak oflaya puflaya dinlene dinlene neredeyse yarım saatten uzun sürede yapmış biçme işini. sonra dergide verilen adımlarla başlamış dikmeye elbiseyi ve bir prova yapmak istemiş şöyle bir giymiş o da ne elbise öyle uzun ki etek ucundaki kahverengi gidiyor ama Ornitorenk’ e göre kumaşa havasını bu kahverengi kısım veriyor vazgeçmek mümkün değil yani kahverengiden. Ne yapsam ne etsem derken aklına çılgın bir fikir geliyor olur mu olur alıyor eline makası elbiseyi ortadan ikiye ayırıveriyor. Evet evet aynen böyle yaptım Elbiseyi ortadan ikiye ayırdım hemen etek kısmının üst kısmına bir tünel hazırlayıp lastik taktım ve lastikli bir eteğe sahip oldum. Ben işin bu kısmında hazırladığım tünelin içe gelecek kısmına bir ilik evi açarım ve lastiği buradan geçiririm ileride daraltma ya da genişletme gerekirse dikiş sökmeme hiç gerek kalmaz ilik evinden lastiği çekiveririm sizede tavsiye ederi.
Etek tamam ama tişört elbette olması gerekenden daha kısaydı bende kumaştan artan parçaların kahverengi kısmını kesip dikiverdim etek ucuna tabi tüm dikiş yerlerini bire bir denk getirmek önemli.
Böylece istersem tek tek kullanabileceğim istersem de tişörtün ucunu eteğin içine sokup küçük bir hileyle elbise haline getirebileceğim cicilerim oldu.
Kumaştan kalan parçalarıda ziyan etmeye gönlüm razı olmadı bonus birde şu şortu diktim.
Şimdi evde bu kumaştan minik bir iki parça var saç bandı bilemedin defter kabı bir şey yaparım ki ben ondan.
Çekimler boyu beni bir dakika olsun yalnız bırakmayan ve varlığı ile fotoğraflarımı güzelleştiren Zeytin Hanımdan hepinize sevgiler.
Bayramda Biz
Datça’ya gittik.
Kampta çadır kurduk.
Kampımızda danışmama masası vardı.
Birde sorceniz bütün soruların yanıtının olduğu bu buzdolabı.
Yazılıp duran kurallara harfiyen riayet esastır.
Tasarruflu ampul mevzusu önemli tabi.
Kumla oynadık.
Dinlendik.
Önümüzdeki temizlik aracını market arabasıyla takip ettik.
Efekan the lizard king.
Çok yorulduk.
Bulduğumuz her yerde yattık.
Özlediğimiz tatlara kavuştuk.
Gezdik, eğlendik.
Bir önceki yazıda demiştim ya hani aksilikleri görmezden gelir ballandıra ballandıra anlatırım diye, şu iki hususu görmezden gelemeyeceğim hem kendime hem bu tarz maceraları deneyecek olanlara not düşmek adına.
1. mat denen şey 0,7 mm kalınlığında bir şey bir kaç cm lik olanlarda var ama aynı şeyin laciverdi afedersin, yani varlığıyla yokluğu bir o yüzden şişme yatağınız yoksa üzerine yatmak için yanınıza yorgan alın ben aldım ama bir tane daha alsaymışım iyiymiş yani kendi arabanızla gidiyorsanız yüklükte ne var ne yok yükleyin anacığım arabaya.
2. sinek kovucu denen şeyi sadece yanınıza almak yetmez birde üzerinize sıkmak gerek biliyorumda söylüyorum bak güven bana.
Eee sosyal mesajıda verdiğimize göre hadi bir sonraki yazıda buluşmak üzere 🙂