Kimliği gizli bir blogger olsaydım eğer yazardım uzun uzun, tedirginlik duymadan.
Bir haftadır yüreğimi avcunun içinde sımsıkı kavrayan yumruktan. Efekan’ım gülen yüzümün mutsuzluklarından, hırçınlıklarından, iyi anne olmayı beceremememden, yüreğimin fısıldadığı ile kitaplar ve uzmanları söyledikleri arasında sıkışıp kalmamdan.
Böyle bir şeyi kayıt düşmek istememe durumum ve yazmazsam taş kesileceğimden. Nefesimin kesildiğinden, çaresizliğimden, belki de acemilikten abartmamdan.
Çocuğumun çaresizlik içinde kıvrandığını fark edip ne yapacağımı bilemeyerek onu yapayalnız bırakmamdan. Yapmam gereken tek şeyin ona sıkıca sarılmak olduğunu hissetmemden, ama her kafadan başka bir ses çıkmasından.
Efekan’ın da bu olay esnasında kurduğu tek cümle olan “Dünya böyle bir yer değil, böyle bir dünya istemiyorum” diye çığlık atmak istememden ama kontrolü bir yetişkin gibi kas katı durmamdan.
Zaman zaman çaresizliğin verdiği öfkeyle yavrumu sözlerimle hırpaladığımı fark edip telafi etmek için attığım bin bir takladan ve aslında hepsinin ne kifayetsiz olduğundan.
Yorgun düşünceye kadar ağlasam hiç bir şeyin çözüme ulaşmayacağını bilmemden, ancak aklıma gelen tek şeyinde bu olduğundan.
Geçen hafta içinde Efekan’ın defterine düşülen notun aslında cam kırıklarıyla benim beynime onun minicik yüreğine kazındığından.
Disiplin disiplin diye tutturan, kurallar koyan biz yetişkinlerin ne acımasız insanlar olduğumuzdan ve aslında onları disipline etmek yerine ehlileştirmeye sistem için uyumlu bireyler yetiştirmeye ne gönüllü olduğumuzdan ve sonrasında sisteme ve yetiştirdiklerimize isyan edip ağız dolusu küfrettiğimizden.
Beş yaşında yüreğiyle direnen minicik omuzların çökmek üzere olduğunu görüp çektiğim acılardan.
Henüz beş yaşında bir çocuk annesi olarak çağırıldığım toplantının son olmayacağını derinden hissetmemden ve inşallah son olmayacağı hep böyle özgür ruh devam etmesini için için dilememden.
Disiplin sorunu, zamansız ve aşırı hareketler, acaba evde ne izletiyorsunuz? ya da eşinizle kavga ediyor musunuz? gibi özel den öte özel sorulara bir haftada çocuğumu nasıl bu kadar mutsuz yapmayı başardınız demeyi akıl edemememden.
Fareleri Öldürmeme Notu’ nu deklare edip sokaklara astıran, markette satılan karınca zehrini ilk gördüğünde “anne olamaz bu kezde karıncaları öldürmek istiyorlar, ama karıncalar kimseye zarar vermiyor ki” diyen çocuğu eline taş alıp ağaçta yürüyen karıncalara (aslında son anda sadece yanlarında bir noktaya) vuracak kadar öfke dolu bir hale getirmenin sadece neden? kurallar, uyum gibi kelimeleri kullanarak başarılabileceğinden.
Tüm bunlar yaşanırken birlikte onun için bahçeye diktiğimiz üç minik aloe vera bitkisinin “ne işe yaradığı”nı sorduğunda “cilde iyi geldiğini, yanık gibi şeyleri tedavi ettiğini” söyleyince “Amerika’da yanan insanları tedavi etmek için bu çiçekleri kullanabileceğimizi” söyleyen “ama bunların bu iş için az olduğunu daha fazla dikmemizi” isteyen küçücük dev adamın aslında sadece biraz sarsıldığını özünün yerinde sapa sağlam durduğunu bana gösterdiğini.
Sarf ettiğim o aptal cümleyi asla unutmayıp öfkeyle “Asla eski Efekan olmayacağım” diye bağırırken hala eski Efekan olan pamuk yüreklimi, gülen yüzümü, asi meleğimi yazardım.
ben de o kadar çok korkuyorum ki dinoyu ezberci, sidik yarıştıran bu eğitim sistemine sokmaktan..ne kadar geç o kadar iyi diye bu sene rapor bile almayı düşünüyorum.. kim bilir neler geçiyor bu küçük adamların kafalarından, kim bilir ne Efekanı böyle davranmaya itmiştir.. mesela öyle ketum ki benimki okulda geçen 5-6 ay önceki olayları yeni anlatır..her çocuğun farklı bir birey olduğu kimsenin aklına gelmiyor.. mesela herkes resim, puzzle yapmak zorunda sanki.benim oğlum sevmiyor, o kablolardan bağlantı yapmayı, minik legolardan maden kurmayı seviyor..ama norm resim ve puzzle olduğundan onun zevkleri arada kaynıyor… Efekanın özü asla değişmez ama gerçek hayatta yaşadıkları özünü yaralar, kafasını karıştırır sadece.. sen onu suçlamadan içtenlikle destek olduğun sürece geçici bocalamalar yaşaması normal bence.. onun şansı sensin, senin şansın da o..
BeğenBeğen
Evet keşke kimliğin gizli olsaydı da bunları yazabilseydin değil mi…..
Sorunu az çok anladım aslında ama yine de net bir şekidle emin olmadan çok fazla yanlış şeyler yazmak istemem. Ama biz çocuk yaparak anne olarak en büyük yükümüzü aldık sırtımıza, deneme yanılmayla da ğrenilmiyor annelik maalesef, dikiş gibi hobi gibi değil yapamasam da en fazla yeni kumaş alır dikerimle olmuyor ya da pantolon dikecektim olmadı yanlışlık oldu şort oluverdi de olmuyor. Kuzularımız hayatımızın en önemli varlıkları onlar. Nasıl deneyelim de olursa olur deriz diyemiyoruz o yük de bizi hepppppp eziyor… Elbette hiçbirimiz daha önce anne olmadık olsak da hepsi birbirinden farklı formülü yokki çocuk yetiştirmenin… O kadar çok bilinmeyen varki zaten formülünü buldum diyenin alnını karışlarım… Çok bilmesin o psikologlar herşeyi.. Evde kavga mı ediyormuşum şiddetmi kullanıyormuşum ne izletiyormuşum, Sen ne yapıyorsun sen Efekanı ne kadar biliyorsunda beni sorguluyorsun. Ya da ben oğlumu kızımı her an ne kadar bilebiliyorumki onu sorgulayabileyim…. Onlar da artık birer birey değil mi yaşları küçükse bile onlarında bazen bizden daha mantıklı davrandığı anlar yok mu veya tam tersi bizim bebek gibi davrandığımız durumlar… Elbette var… Onlar kuzularımız ve yaşları ne olursa olsun hep kuuz kalacaklar ama bu demek değil ki başkaları onlara kuzu gibi davranabilir. Onlar da tepki koyabiliyor onlarda isyan edebiliyor veya onlar da yanıabiliyor… Eeee sorun nerde o zaman yanılmış olamaz mı kuzular, merak etmiş olamazlar mı çitin dışındaki dünyayı. Arada meraktan kafalarını çitin dışına uzatıp geri çekemeyecek ve orda kafaları bile sıkışacak elbette.. Ne yaparız o zaman kızar mıyız , yoska ailelerine siz mi özendiriyorsunuz onları çitin dışı ile ilgili mi deriz.. İnsan olmanın verdiği düşünceyle kendi kendine de birşeyleri düşünüp öyle davranmaya karar vermiş veya merak etmiş olamazlar mı.. Olabilir… O zaman bu kadar sorun olan ne… Elbette hata olabilir ama hatasız öğrenen bir tane insan göstersinler bana tamam abicim diyeyim 🙂 Öğreniyorlar ve biz bile hala öğreniyoruz. Eeeee o zaman onlar öğreniyorlar diye nasıl kızarız nasıl suçlarız onları….
Üzülme güzelim zamanın gerektirdiği hareketlerse üzüldüklerin zamanı gelince geçecektir. Sakın üzme oğlunu da kendini de 🙂
BeğenBeğen
geçecek zamanla biliyorum bu zaman içinde onu hırpalamaktan korkuyorum
BeğenBeğen
ah ah ama ben ilk günün şaşkınlığıyla komutlar dizininden oluşan sözde bir konuşmayı yaptım bile. ertesi gün ortaya çıkıverdi etkileri halbuki sarılsaydım sadece nasılsın deseydim, ne hissediyorsun deseydim, seni seviyorum deseydim.
BeğenBeğen
çocuklar sürekli şaşırtıyolar bizi ama benim öğrendiğim tek şey sevmek bolca sevmek sert davranmak hiçbirşeyi çözmüyor ben kendi çocukluğumdan yola çıktım hep bana yapılmasını istemediklerimi kızıma yapmadım.doğru yada yanlış herkesin annelik deneyimi kendine..bir günü bir gününe uymuyor çocukların sürekli büyüyorlar öğreniyorlar deniyorlar.bizim anne babalığı öğrendiğimiz materyalimiz çocuğumuz,çocuğumuzun öğrenme materyali biz anne babalar…katedecek çok yolumuz var sen 5 yaşındasın ben 9 yaşında ergenliğe doğru gidiyoruz ve bu aralar benimde elim ayağım birbirine dolaşmış durumda :)yumurtanı yermisin dediğimde senin benimle derdin ne şeklinde cevaplar alıyorum ve ağzımın açık kaldığını eşim hatırlatıyor.napıcaz yaşayarak öğrenicez ama en çok severek :))
BeğenBeğen
ve sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin var bir de çok zor beş yaşında olmak gonca büyümek çok sancılı
BeğenBeğen
Zorluklar ve sıkıntılar günlük, atılan temel ömürlüktür.
Büyümek her zaman zor ve sancılıdır Gonca hanım ve değişmekte…
Kırpık büyüyor ve değişiyor; siz de elbette…
Çocukların cam fanuslar içinde büyümemesi gerek. Anne, olarak koruma içgüdüsü her daim içinizde olacak o 50 yaşına gelse de böyle.
Ahkam kesmeden diyeceğim özetle şudur. Temelleri sağlam atılan çocuklar, büyür ve değişirken hiç olmadık hatalar da yapsalar; zamanı geldiğinde mutlaka içlerine döner, özlerine dokunur ve onda zaten var olan evrensel doğrulara yönelirler.
Belli ki hiperaktif ve zeka düzeyi yüksek olan Kırpık; bunun sancılarını yaşıyor ve yaşatıyor. Onun bu özelliklerini iyi değerlendirmek ve yeteneklerini belirleyerek yönlendirmek size düşüyor.
Hayat hiç bir zaman diliminde kolay olmadı, olmayacak. Kırpık da hayat içinde ezilecek tıpkı bizler gibi ama onun içindeki öze ben inanıyorum. Olgunlaştıkça o parıldayacak, parıldadıkça da Kırpık Kırpık olacak…
Merak etmeyin ve üzülmeyin…
BeğenBeğen
teşekkür ederim kırpığa olan inancınız için. bu kadar erken beklemiyordum bu sancıları o hep diyordu zaten ilköğretim için “ben büyükler okuluna gitmeyeceğim bütün gün oturuyorlar ne kadar saçma anne, ben koşmak istiyorum” diye ama kreşte koşmakta sıkıntı yaratabiliyormuş. bende onun toparlanacağına inanıyorum ama çektiği sancılara da dayanamıyorum.
BeğenBeğen
Aman Allah’ım… Nasıl bir duygu seli bu. Her cümlesi haklılığını anlatıyor. Her cümle en haklı yakarışları barındırıyor. Söyleyecek ne var ki. Hayatı yeterince tanıdık. Hayat hiç bir zaman adil olmadı, olmayacak. Biz kavga edeceğiz. Kendimiz için de çocuklarımız için de…. Onlar da öğrenecekler hakların kolay alınmadığını. Onlar da sevgisiz insanların varlığını tanıyacak bizim gibi. Şimdi en önemli şey yuvanızda sevgiyi alabildiğine yeşertip büyütmek. Sevmeyi bilen her birey savaşmayı da biilecektir. Üzülme olur mu? Gerektiğinde o sevgisiz, o kültürden yoksun insanların ağızlarının payını vermeyi de ihmal etme. Efekan’ı da seni de çok öpüyorum.
BeğenBeğen
Bu yakışıklı çok özel bir yakışıklı.
Atatürk gibi büyük bir liderin bile geçmişinde, çocukluğunda asla unutamayacağı zorlukları olmuş, ,dışlanmışlıklar olmuş, isyanları olmuş ,ve o zorluklar Atatürk ‘ü Atatürk yapmış.
Efekan farkında olan, sorgulayan bir çocuk ve böyle bir çocuk ilerde doğru yönü seçmeyi kesinlikle başaran ,özel ,nadir bulunan insanlardan olacak eminim. özel çocuklar özel şeyler yaparlar. hamuru sağlam bir çocuğu tüm dünya bir araya gelse bozamaz.
Aslında biz çocuklara değil ,çocuklar bize bir şeyler öğretiyor.
en afilli öğretmenlerden bile daha iyi öğretici çocuklar.
her şey iyi olacak Efekan da süper olacak 🙂
BeğenBeğen